Acı, nefret, gözyaşı, entrika, kin, intikam tekmili birden bizde!
.
Reza Zarraf’ın Miami’de tutuklanmasıyla beraber soru işaretleri de beraberinde geldi haliyle. Kararı veren Savcı Preet Bharaa’nın hayran sayısı da arttı...
Gene çok acayip haftalarımızdan birini yaşıyoruz ülkece! Hani eskiden Yeşilçam filmlerinin reklamını yapmak için “acı- nefret-entrika- intikam- kan- gözyaşı tekmili birden” diye bağıran çığırtkanlar olurdu ya sinemaların önünde, biz de öyle bağırıp duruyoruz işte! Bir hafta içinde hem İstanbul’da ve hemen ardından Avrupa’nın başkenti Brüksel’de masum insanların canını alan patlamalar yaşandı. Terör azdıkça azdı! Şehit haberleri arttıkça arttı! Türkiye’de Galatasaray- Fenerbahçe derbisi, Avrupa’da Belçika-Portekiz dostluk maçı iptal edildi! Yabancı dilde eğitim veren okullar, konsolosluklar güvenlik amaçlı tatil edildi. Herhalde İstanbul sokakları ihtilalden beri hiç bu kadar boş olmamıştı. 80 milyon nüfuslu ülkede evlerinize sinmiş inlerle ve cinlerle top oynarken, Amerika’dan bir haber bombası herkesi canlandırıverdi.
Fenomen oldu
Efendim mevzuu o ki, ülkemizin pek muteber addedilen iş adamlarından Reza Zarrab, nam-ı seçmece Rıza Sarraf, Reza Sarraf, Reza Sarrap, Rıza Zarrap, tatil için gittiği Miami’de uçaktan iner inmez yakalanıp, 75 yıl hapis cezasıyla tutuklu yargılanmaya başlamış. Yakalayan savcı da cesareti, kimseye boyun eğmeyişi ve dava kaybetmeyişiyle tanınan, Obama’nın pek güvendiği bir isim Preet Bharara imiş. Elbette birkaç gün öncesine kadar Bharara ismi bize pek de tanıdık değildi. Bugün ise neredeyse milli kahraman haline geldi. Bir gün içinde Twitter’daki takipçi sayısının 5 bin’den 250 bin’e yükseldiğini ve bu rakamın 200 bininin Türkiye’den olduğunu söylemek yeter sanırım. Üstelik sadece takiple kalmayıp, sürekli mesaj yollayan 200 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı... Haliyle Savcı Bharara da bir “n’oluyoruz” demiştir! Eh, espri kabiliyeti bir hayli yüksek sosyal medyaseverler arasında, “Yengeyi de al gel ağırlayalım” diyen mi ararsınız “Lokum ve rakı yollayalım mı” diyen mi yoksa çiğ köfte teklif eden mi... Kabusa dönmüş ve nefret dilini ana dili olarak seçmiş Türkiye, Twitter’ı bir anda sempatikleşiverdi. Sonunda o kadar çok “Türkiye’den bir isteğin var mı” mesajı aldı ki herhalde açıklama yapma gereği istedi. Ve savcıdan özetle şöyle bir twit geldi, “Sadece işimi yaptığım için hediye kabul edemem! Reza Zarrab, yakında Amerikan adaleti ile yüzleşecek!” Elbette ki Bharara, yazılanlardaki espriyi tam olarak anlayamamış olabilir ama bu çılgınca tezahürattan sonra herhalde halkımızın Reza Zarrab ile ilgili duygu ve düşüncelerini gayet net anlamıştır. “Hediye bu ülkenin geleceğinde var” diyen dönemin bakanı, hediye lokumu bile kabul etmeyen Savcı’nın dediklerinden ne anlamıştır ya da Savcı bu sözleri Amerika’dan yazarken, Türkiye’de 700 bin liralık saatler kaçı gösteriyordur, onu da zamanla hep birlikte öğreneceğiz elbette. Ama şimdi Reza Zerrab’ın yakalanmasına ilişkin aklımıza takılan detayları, önümüzdeki günlerde bizi pek ilgilendiren bu olayı takip açısından bir kenara not etmek isterim:
- Reza Zarrab, Amerika’ya yakalanacağını bilerek mi gitti? Tahminlerdeki gibi bile-isteye gittiyse, eşi ve çocuğunu yanında niye götürdü. Sırf “haberim yoktu”, “iyi hal verin, ailemle birlikte cici bir seyahatteydim” imajı için ise, Zarrab çocuğuna bile acımıyor mu! Eğlence hayalleri ile kandırıp sonra gözü önünde tutuklanarak çocuğunda bıraktığı travmaya değecek mi, özetle Amerika bunu yer mi!
- Reza Zarrab, bir zamanlar iş adamı olarak ödül aldığı Türkiye’de, başarısında katkısı olan “dost”larının ismini bir bir verir mi! Bir zamanlar “ben konuşursam” diye savurduğu tehditi, adrese teslim eder mi?
- Amerika’ya yardımı karşılığı, filmlerdeki gibi tanık koruma programına filan geçip, ailesiyle Amerika’ya yerleşir mi?
- Amerika ve İran’ın şu sıralar pek kanki oldukları, İran’daki ortağın avukatının suçu kabul ettiği düşünülürse; Zarrab, İran’a teslim edilir mi? Amerika’ya pirince giderken Türkiye’deki bulgurdan olur mu?
- Zarrab’ın önünde yatmaya devam edecek cesur yürekler hala bulunuyor mu?
- Türkiye’nin cari açığı zeval görür mü?
- ”Babam suçlu olsa tanımam” mottosundaki Savcı Bharaba’nın sezonluk Türkiye transferi mümkün olmasa da Miami’den zülfiyare dokunur mu!