Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkardığı 5 Kasım’dan bu yana yabancıların portföy yatırımlarında patlama yaşandı. Not artışından sonra yabancılar 2 milyar 548 milyon doları hisse senedi, 2 milyar 468 milyon doları tahvil olmak üzere piyasalardan toplam 5 milyar dolarlık net alım yaptı.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch, 5 Kasım’da Türkiye’nin kredi notunu 18 yıl aradan sonra “yatırım yapılabilir” seviyeye çıkartmıştı. Fitch’in kararı sonrasında ekonomide nelerin değişeceği konusunda çok sayıda analiz yapıldı. Diğer ülke örneklerinden yola çıkılarak hazırlanan raporlarda, yatırım yapılabilir notun yabancı sermaye girişlerini daha da artıracağı görüşü öne çıkıyordu. Peki Fitch’in tarihi kararı 1 aylık süreçte rakamlara ne şekilde yansıdı?
Not artışının ilk yansımaları Hazine’nin Aralık ayı başında uluslararası piyasalarda yaptığı 2041 vadeli tahvilin ihracında hissedildi.
Hazine’nin 2041 vadeli kağıtları yoğun ilgiyle karşılaşırken, faiz 1.4 puan düşerek yüzde 4.35’e indi. Haziran ayında Hazine aynı tahvili yüzde 5.75 faizle satmıştı.
Gelelim “sınıf atlama” sonrasında yabancıların portföy yatırımlarındaki değişime...
Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamlara göre, 7 Aralık itibarıyla yabancıların portföylerinde 68 milyar 140 milyon dolarlık hisse senedi, 61 milyar 791 milyon dolarlık da Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) var. Yılbaşına göre bakıldığında, yabancıların hisse senedi portföyü yüzde 74 (28 milyar 994 milyon dolar), DİBS portföyü de yüzde 64 (24 milyar 259 milyon dolar) büyüdü. Bu büyümede borsadaki rekor artışın ve faizlerdeki tarihi düşüşün yanında yabancıların yaptığı alımlar da etkili.
Piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış rakamlara göre yabancı yatırımcılar, yılbaşından bu yana hisse senedi ve DİBS’lerde 22 milyar 87 milyon dolarlık net alım yaptı. Bu rakamın 5 milyar 892 milyon doları hisse senedinde 16 milyar 195 milyon doları bono-tahvil piyasasında gerçekleşti.
Fitch’in not artışı sonrasında yabancıların kar satışına geçeceği yönünde beklentiye sahip olanları şu ana kadar haklı çıkaracak bir gelişme olmadı. Hatta yabancı yatırımcılar, Türkiye’ye sınıf atlatan not kararı sonrasında hem borsada hem de bonodaki alımlarını daha da hızlandırdı.
9 Kasım-7 Aralık tarihleri arasında yabancılar, 2 milyar 548 milyon doları hisse senedi, 2 milyar 463 milyon doları da DİBS’ler olmak üzere toplam 5 milyar dolarlık net portföy girişi yaptı. Söz konusu 1 ayda yaşanan en hızlı aylık yabancı girişi yılında tamamındaki girişlerin de yüzde 23’ünü oluşturdu.
Kısaca Fitch’in kararı ile yabancı girişi hızlandı, borçlanma maliyeti düştü, TL değerlendi, İMKB tarihi zirvelerine tırmandı, kredi ve mevduat faizlerinde düşüş eğilimi başladı.
Yukarıda bahsettiğim raporlarda, yatırım yapılabilir not sonrasında dış borçlanmanın yükseleceği ve büyümenin istikrar kazanacağı tahminleri de yer alıyordu. 2013’te Moody’s’den de beklenen not artışlarının büyümeye istikrar kazandırıp kazandırmadığını görmek için biraz zamana ihtiyaç var...
Yabancı doğrudan yatırım da arttı
FItch’in not artışı sonrasında doğrudan yabancı sermaye girişinde de bir canlanma oldu. Almanya’nın 4 bin çalışana sahip insan kaynakları şirketi Allgeier, Türk firması Oxygen Consultancy’nin çoğunluk hissesini devraldı. Acıbadem Hastaneleri’nin yeni sahibi Malezyalı IHH Healthcare, Tolga Sağlık Hizmetleri firmasının tamamını 1.5 milyon dolara satın aldı. Doha merkezli Qatar First Investment Bank (QFIB), Fitch’in not artışıyla birlikte Türkiye’deki yatırımlarını artırma kararı aldıklarını kaydederek, Aydın Ailesi’nin ev tekstil şirketi English Homa’a ortak olduklarını duyurdu.
İtalya’nın kimya devi MAPEI, Wallmerk adlı Türk-Amerikan şirketinin yeni sahibi oldu. Avusturyalı Verbund, Enerjisa’daki hisselerini Alman enerji devi E.ON’a devretti. Abalıoğlu Holding iştiraki Dentaş Ambalaj’ın yüzde 79.6’lık hissesi, 110 milyon dolarlık bedelle Avusturyalı Dunapack’a satıldı.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Vektör Yatırım Holding’e yüzde 9.5 oranında ortak oldu.
BP Gaz Türkiye, LPG tüpgaz ve toptan satış faaliyetleri ile Petgaz markalı otogaz faaliyetlerini merkezi Rusya’da bulunan Oteko Grup’a sattı.
Ekonomi basınının hapis endişesi!
Yeni SPK Kanunu birçok konuda “devrim” özelliği taşırken bazı maddeleri de kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Özellikle gazetecileri yakından ilgilendiren bazı riskler var. Yeni kanunda şöyle bir madde bulunuyor: “Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayanlar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar...”
Geçtiğimiz günlerde Financial Times gazetesinde Wal-Mart’ın Migros’a talip olduğu yönünde bir haber vardı. Yeni kanunla bu tür haberleri yapmak artık Türkiye’deki gazeteciler için oldukça sıkıntılı. Yaptığımız haberlerle ilgili olarak her ne kadar kaynağımıza güvensek de satın alma haberleri genellikle ilk gün yalanlanır. Görüşmeler belli bir aşamaya gelindiğinde de “görüşmelere başlandı” açıklaması yapılır. Eğer görüşmelerde ilerleme kaydedilmezse “flört” haberini yapan gazeteciyi artık zor bir süreç bekliyor. Benzer bir durum televizyon kanallarında ve gazetelerde yorum yapan uzmanlar için de geçerli. Endeksin genel eğilimi ile ilgili bir yorum yapan bir anda “Yanlış yönlendirdi, zarar ettim” şikayetiyle açılmış bir davayla karşı karşıya kalabilir.
Bu tür risklerle karşılaşmak istemeyen az sayıda gazeteci “özel haber” yapmayacak ve basında kalite iyice düşecek.
Sınıf atlayınca sıcak sıcak 5 milyar dolar geldi
Haberin Devamı