Cumartesi günü VATAN’ın manşetinde çok önemli bir haber vardı. Haberde Türkiye’nin İran karşıtı ittifakta yer alması için ABD tarafından Ankara’ya özel bir ekip gönderdiği bilgisi yer alıyordu. Çünkü ABD, Washington’daki Suudi elçisine suikast planlamakla suçlanan İran’a bedel ödetmek istiyordu. ABD’li bu özel timin Ankara’nın yanı sıra Moskova’ya ve Avrupa başkentlerine gideceği ifade edildi. ABD’li ekibin ziyareti ilk bakışta her ne kadar siyasi olarak gözükse de bunun bir de “bankacılık” kısmı var. Bize gelen bilgilere göre, Hindistan’ın İran’a yaptığı petrol ödemelerini Halkbank üzerinden gerçekleştirmesi Ankara’daki kritik toplantıda gündeme gelmiş. Hindistan-İran-Türkiye arasındaki anlaşmayı kısaca hatırlatayım: Hindistan, İran’dan yaptığı petrol ithalatının bedelini ödemek için transfer yapacak banka bulmakta zorlanıyordu. Çünkü bankalar İran’a ekonomik yaptırım uygulayan ABD’nin ‘kara listesi’ne girmek istemiyor. İran’dan yıllık 12 milyar dolarlık petrol ithal eden Hindistan geçtiğimiz aylarda ödeme konusundaki sıkıntısı Halkbank aracılığıyla çözdü. Hindistan, yaklaşık 5 milyar dolarlık ödemeyi Halkbank’ın sayesinde İran’a yaptı. Halkbank’ın İran’a yapılan para transferine aracılık etmesi ABD’yi rahatsız etmişe benziyor. Halkbank yetkilileri yapılan işlemin uluslararası yasalar çerçevesinde yapıldığını açıklasa da ABD, İran için çemberi daraltmak konusunda kararlı. Öyle ki Ankara’ya gelen ABD ekibinin bir sonraki durağının Moskova olması oldukça dikkat çekici.
Söylenenler Hindistan’ın İran’a ödemelerini Halkbank üzerinden yapmaya devam etmek istediği yönünde. Ancak ABD’nin artan baskıları Hindistan’ın B Planı’nı hazırlamasına mecbur etti. Halkbank’ın devredışı kalması halinde Hindistan, İran’a yapacağı ödemeler için rotayı Rus bankalarına çevirmeyi planlıyor. Bu nedenle ABD ekibi, Moskova’daki görüşmelerde Hindistan’ın B Planı’nı da devre dışı bırakmak isteyecektir.
Bankacılık kulislerinde son günlerin en çok konuşulan iki bankası hiç şüphesiz Finansbank ve Denizbank. Fransa-Belçika ortaklı Dexia’nın içinde bulunduğu durum nedeniyle Denizbank’ı satışa çıkarması “Kim alacak?” dedikodularını alevlendirdi. Sberbank, Standard Chartered, Intesa muhtemel talipliler arasında gösterildi. Bu bankalar arasında sadece Intesa iddiaları yalanladı. NBG’nin peşpeşe reddettiği bir diğer iddia ise HSBC’nin Finansbank’a talip olduğu yönünde. Bu iki bankaların ortaklık yapısının ne şekilde değişeceği ya da değişmeyeceğini zaman gösterecek olsa da Finansbank gündemdeki yerini koruyacağa benziyor. Çünkü Finansbank geçen hafta , Finans Emeklilik ve Hayat’ı satışa çıkardığını duyurdu. Sigorta sektörünün yoğun yabancı ilgili altında olması nedeniyle Finanbank’ın Finans Emeklilik ve Hayat için müşteri bulmakta zorlanmayacağı düşünülüyor. Ancak muhtemel alıcı Finansbank’ın dağıtım ağını kullanmaya devam etmek isteyecektir. Geçtiğimiz aylarda Axa’nın Denizbank ile yaptığı anlaşma, dağıtım ağının sigorta devleri için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Geçen hafta Orta Vadeli Program’ın açıklandığı basın toplantısında Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, iç tasarruf miktarının artırılması için bireysel emeklilik fonlarına yönelik adımlar atılıp atılamayacağına ilişkin soruya, “Bireysel emeklilikle ilgili konulara bakıyoruz. Bireysel emeklilik sistemi (BES) nasıl geliştirilebilir? Nasıl daha cazip hale getirilebilir? Bu üzerinde çalıştığımız konulardan bir tanesi” yanıtını verdi. Bu açıklamanın hemen ardından üst düzey bir sektör temsilcisini aradım. Babacan’ın açıklamalarını aktardığım yetkili ilk anda şaka yaptığımı sandı ve şöyle devam etti: “Biz yıllardır bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi için Ankara’dan destek bekliyoruz. Taleplerimizi birçok kez Hazine’ye aktardık. Ama şimdiye kadar pek bir ilerleme sağlanamadı. İnşallah sektörü daha da ileri taşıyacak adımlar atılır. Sayın Bakan’ın üzerinde çalıştığımız konulardan kastı, vergi avantajının genişletilmesi olabilir. Çok kısa sürede sektör çok önemli büyüklüklere ulaştı. Atılacak adımlar sektörü daha da büyütür.”
Sektör temsilcileri, vergi avantajının genişletilmesinin yanısıra altın ve kıymetli maden fonlarının ihracı konusunda da SPK’dan yeşil ışık bekliyor.