Dünyanın en önemli seyahat dergilerinden Condè Nast Traveller, Mart sayısında “İstanbul restoranlarının menülerinde muhteşem manzaralar da bulunuyor” diye başlayan bir yazıyla şehrimizin en güzel manzaraya sahip altı restoranını anlata anlata bitirememiş.
Marmara Pera Oteli’nin tepesindeki Mikla sadece İstanbul’un değil, belki de dünyanın en güzel manzarası olan restoranı. Her ne kadar otelin odalarının yüzde sekseni binanın önünde bütün ihtişamıyla uzanan Haliç ve tarihi yarımada manzarasına sırtını dönüp, Tarlabaşı’na bakıyorsa da (bu otelin mimarıyla tanışmayı gerçekten çok isterdim) Mikla’nın balkonundan bırakın bu manzarayı, Galata kulesine bile neredeyse tepeden bakıyorsunuz. Buna bir de Condè Nast’ın “Türk füzyon mutfağına kimsenin onun kadar katkısı olmadı” dediği Mehmet Gürs’ün yemekleri eklenince, Mikla’nın yazıda bahsi geçen ilk restoran olmasına şaşmamak gerekir.Gene Beyoğlu’nda, İstanbul’un en güzel binalarından Mısır Apartmanı’nın çatısındaki 360’ta da Boğaz Köprüsü’nden Topkapı Sarayı’na kadar uzanan bir panoramanın keyfini çıkarmak mümkün. 360 manzaraya Mikla kadar yukarıdan bakmıyor, ama neredeyse dokunabileceğiniz kadar yakın duran Sen Antuan Kilisesi’nin çan kulesinin atmosfere katkısı Mike Norman’ın lezzetli yemekleri (özellikle küçük tabaklarda sunulan başlangıçlar) kadar büyük.İstanbul’un manzarası “göz ziyafeti” olan üçüncü restoranı Swissotel’deki Gaja. Swissotel’in bulunduğu Taşlık, tam boğazın girişine hakim bir tepedir ve İstanbul en güzel görüntülerinden birisini buradan verir. Otelin 14. katındaki Gaja’nın Murat Karaduman’a emanet. Murat Karaduman uzun yıllar doğduğu Avusturya’da önemli restoranlarda çalıştıktan sonra Portekiz’in güneyindeki Algarvè’de Michelin yıldızlı bir restoranda deniz mahsulleri başta olmak üzere modern Akdeniz mutfağı üzerinde uzmanlaşmış.Böyle bir yazıda Boğaz kıyılarındaki birkaç restoranın bulunması kaçınılmazdı. Condè Nast Traveller işe biraz tepeden başlamış ve Ulus Parkı’ndaki rüya gibi bir boğaz manzarasına sahip restoranlardan Ulus 29’u seçmiş. Oysa biraz daha aşağıda kalan Sunset’ten de hem yemeklerinden, hem de
İstanbul’un en zengin şarap kavından dolayı bahsetmeleri gerekirdi. Daha sonra Boğaz
kıyısına inmeye karar vermiş olmalılar ki, yazıda önerilen son iki restoran Çırağan Sarayı’nda klasik Türk mutfağı yemeklerini sunan Tuğra ile Boğaz’ın Anadolu kıyısındaki “şehrin en güzel butik otellerinden” Sumahan’ın yanındaki balık lokantası Kordon olmuş.
BOĞAZ’DAN GALATA VE ALTIN BOYNUZ’A
İşin ilginç yanı şehrin en lüks restoranlarını anlatan yazı Galata Köprüsü’nün yanı başında balık ekmek yemek önerisiyle başlıyor. Üç buçuk liralık bu ziyafete kıyılarına dizili Bizans surları, Osmanlı camileri ve Sultan saraylarıyla Haliç manzarası da eşlik edince tadına doyum olmuyor demiş yazar haklı olarak. Ama doğrusu Galata Köprüsü’ne kadar gitmişken bence İstanbul’u en güzel seyredebileceğiniz (ve İstanbul’a kadar gelmişken çok lezzetli bir kebap yiyebileceğiniz) Eminönü’ndeki Hamdi’yi atlamış. Hamdi’ye özellikle ilkbaharda günbatımından önce gidip çatıdaki balkonda oturursanız, güneş batarken kızıla çalan bir sarı renge bürünen Haliç’e neden Altın Boynuz denildiğini anlarsınız. Buna bir de Eminönü meydanının hareketliliği, limana giren şehir hatları vapurları, karşınızda hava karardıkça ışıkları sönüp uykuya dalan Galata ve tabii ki hemen yanı başınızda ışıl ışıl yükselen, Yeni Camii, Süleymaniye ve Rüstempaşa Camiileri’ni eklerseniz, daha nasıl bir manzara isteyebilirsiniz ki?
Şarap ve alkollü içkilere fahiş vergiler, içkili restoran ve barlara çıkarılan zorluklar diyoruz, ama yabancı seyahat dergilerinin İstanbul ve restoranlarından bahsetmekten vazgeçmeye pek niyetleri yoka benziyor. Bir de önemli şarap dergilerinde şaraplarımızdan biraz daha fazla bahsedilmeye başlansa!
Çünkü bütün zorluklara rağmen Türk şarapçılığı dev adımlarla ilerliyor ve şarapseverlere birbirinde lezzetli şaraplar sunuyor. Son 10-15 yılda dikilen bağlar artık olgunluk yaşlarına gelmeye başladılar ve bu olgunluk da birçok şarabımıza yansımaya başladı. Haftaya biraz onlardan bahsedelim.
Yeditepeli şehrin lezzeti Condè Nast’ta
Tatlarıyla ve sunumlarıyla İstanbulluların ilk duraklarından olan marka restoranlar, şimdi de dünyaca ünlü seyahat dergisi Condè Nast Traveller’i etkisi altına aldı
Haberin Devamı