Sonra Perşembe Pazarı yıkıldı, Eminönü meydanı yeniden düzenlendi ve meyhaneler teker teker ortadan kalktı. Balık ekmek yapan balıkçı kayıkları kalmıştı, onları da kaldırdılar. Galiba hâlâ Eminönü’ndeki büfelerde tarihi kıyafetler giymiş adamlar balık ekmek satıyor, ama eski tadı kalmadı.
Kayınpederimin anlattığına göre, bugün kullandığımız rakı kadehleri ilk olarak 1940’lı yıllarda Gaskonyalı Toma’nın Eminönü’ndeki meyhanesinde rakı için kullanılmaya başlanmış. Bilirsiniz, bu kadehler aslında limonata bardağıdır. Rakı, eskiden Kulüp rakısının etiketindeki papyonlu beyefendilerin kullandıkları beyaz şarap kadehine benzeyen ayaklı kadehlerde içilirdi. Ancak rivayete göre bu kadehler pahalı oldukları için Gaskonyalı Toma, ucuz rakı ve lezzetli mezelerle müdavimlerini oluşturduğu meyhanesinde rakı ve yanındaki su için limonata bardaklarını kullanmaya başlamış ve bu adet Eminönü’nden bütün Türkiye’ye yayılmış. Ne kadar doğru bilemem, ama o zamanlar babasının yazıhanesi Karaköy’de olan benim kayınpederim öyle anlatıyor, ben de dinliyorum.
Rakı adam gibi içilir
Rakılarımız bir çeşit kadehin içine hapsoldu, ama sayıları özelleştirme ile birlikte arttı. Hatta bir zamanlar pek bilmediğimiz yaş üzüm rakıları bile çıktı. Bu kadar rakıyla birlikte “hangi rakı daha iyi” tartışmaları da başladı. Gusto dergisi, Temmuz sayısında yaş üzüm rakılarının tadımını yapmış. Son yıllarda rakı sofralarında boy göstermeye başlayan çoğu yeşil etiketli ve birbirinden iddialı yaş üzüm rakılarının arasında Sarı Zeybek birinciliği almış. Onu yarım puan geriden Kulüp ve Mest Misket rakıları izlemişler. Kara Efe dördüncü olurken, Tekirdağ rakısı ile aynı puanı alan Yeşil Efe ilk beşi tamamlayan diğer “yeşil” rakılar olmuş. Tadım notlarında Sarı Zeybek için “ağızda ve genizde kadife gibi”, Kulüp için “efsanesini yaşatan büyük bir klasik” denilmiş. Mest’in monosepaj Misket rakısının “üzümün erdemlerini yansıtan iyi bir rakı” olduğu tespiti yapılırken, üç kere damıtılan Kara Efe için “damıtma ve olgunlaştırma ustalığı konuşturulmuş” denilmiş.
Bu tip tadımlardaki sıralamaya ve tadım notlarına katılmayabilirsiniz. O zaman kendi başınıza veya daha keyifli olacağı için arkadaşlarınızla birlikte sevdiğiniz üç beş rakıyı alıp kendi tadımınızı yapabilir, rakılara, görünüm (rakı berrak mı, su katılınca iyi beyazlanıyor mu), koku (alkol kokusu anason ve üzüm kokularını bastırıyor mu) ve tat gibi özelliklerine göre not verebilirsiniz. Bu tip tadımlarda yıllardır içmekte olduğunuz rakının aslında en sevdiğiniz (veya seveceğiniz) rakı olmadığı sonucuna varabilirsiniz. O da iyi bir şeydir; bu kadar marka zenginliği içinde rakı dünyanızı tek marka ile sınırlandırasınız ki?
Kadehlere geri dönecek olursak, ben hâlâ pek sevdiğim Kulüp rakısını içerken etiketteki beyefendilerin bir an için canlanıp, “rakı o kadehte içilmez, o limonata bardağı” diye laf atacaklarını bekler, kendime çeki düzen vermeye çalışırım. Bir rakı etiketinin dilinin bile “içkiyi efendice içmek” gerektiğini çağrıştırmasından çok anlatılan bir hikayeye geçersek, bu haftanın yazısını da bitirebiliriz. Neyzen Tevfik’e sormuşlar, “üstat, rakı nasıl içilir” diye, cevabı su katılmamış rakı kadar berrak olmuş: “Adam gibi içilir!”
Yaş üzüm rakısında birinci Sarı Zeybek
Bir zamanlar Galata Köprüsü’nün iki tarafında, Eminönü ve Karaköy’ün Haliç’e bakan kıyılarında balıkçı meyhaneleri vardı.
Haberin Devamı