Aradan yıllar geçti, milletçe hâlâ üzüm yemeyi pek seviyoruz, ama şaraplık üzümlerimizin yüzdesi de oldukça yükseldi. Eskiden içtiğimiz şarapları kırmızı ve beyaz olarak ayırır, hangi şarabın hangi üzümden yapıldığını bilmezdik, doğrusu pek umurumuzda da olmazdı. Sonra, ilk önce seksenli yılların sonlarında Kavaklıdere Kalecik Karası ile üzümlerin adlarını şarap etiketlerinde görmeye başladık. Onu doksanlı yıllarda Saroz’daki bağlara dikilen asil yabancı üzümlerden yapılan Sarafin’ler izledi. Cabernet Sauvignon, Merlot ve Shiraz’larla tanıştık, bazılarımız birini, diğerlerimiz ötekini sevdik, bu satırların yazarı gibi bazılarımız ise gününe, saatine, yemeğine göre hepsini sevdik. Bağlarımız onlu yaşlarını geride bıraktılar ve Fransızların “Bir bağdan şarap almak için 5, iyi şarap almak için ise 10 yıl gereklidir” laflarına uygun olarak iyi şaraplar vermeye başladılar. Bu hafta onların bazılarından bahsetmek istiyorum.
Özel üretim 5 bin şişe
Imperial Şiraz, Kayra’nın Kaliforniyalı şarap uzmanı Daniel O’Donnell’in imzasını (şişenin içinde de, üstünde de) taşıyan bir şarap. Karafa konulunca yarım saat içinde çiçek gibi açılıyor. Her ne kadar bir Şiraz’dan beklendiği kadar baharlı değil, hatta biraz feminense de, orta gövdeli, rahat içimli bir şarap. Daniel üç beş yıl içinde çok daha görkemli olacağını söylüyor. Imperial’in her rekoltesi, o yıl en iyi şarabı hangi üzüm veriyorsa, o üzümden sadece 5 bin şişe kadar üretilecekmiş.
İmzalı olan bir başka şarap da Doluca’dan geldi. Bu yıl ilk rekoltesini tattığımız Signium’un da her rekoltesi başka bir kupaj olacakmış. Signium 2006, tek kelimeyle “çok keyifli” bir şarap. Şiraz, Merlot ve Güneydoğu Anadolu’nun Boğazkere üzümlerinden yapılmış, orta gövdeli, hafif baharlı, çok rahat içimli, lezzetli dolu dolu bir şarap. Sarafin Shiraz ise bu yılın en hoş sürprizlerinden biri oldu. Avustralya Shiraz’larını andıran Sarafin, iyi bir Shiraz’ın olması gerektiği gibi dolgun, baharlı, güçlü bir şarap.
Sevilen oldukça başarılı Centum Shiraz ile beyaz şaraplarından sonra kırmızılarına da el atmıştı. Artık her yıl yeni bir sürprizle karşımıza çıkacağa benziyorlar, iyi de ediyorlar. Sevilen 900 Cabernet Sauvignon 2006, sadece 7 bin 500 şişe üretilmiş, Denizli Güney bağlarının üzümlerinden yapılmış bir şarap. 14 ayını meşe fıçılarda geçirmiş gövdeli bir şarap. Cabernet Sauvignon en sevdiğimiz şarapların önünde gidiyor, kesinlikle tadılmaya değer.
Yaz sıcağında tatlı şarap Passito
Bu aralar Bozcaada’dan da şarapseverlere iyi haberler geliyor. Reşit Soley’in son şarabı, Corvus Blend No.3 bence şimdiye kadar ürettikleri en iyi şarapların başında geliyor. Blend No.3 bir Cabernet Sauvignon, Şiraz, Merlot, Malbec, Cabernet Franc ve adanın üzümlerinedn Karalahna kupajı, on iki ay meşe fıçılarda dinlendirilmiş. Orta gövdeli, yumuşak tanenli, abartısız kırmızı meyve kokuları ile bezenmiş güzel bir şarap. Arjantin’in ünlü biftekleriyle sağladığı uyumuyla ünlü olan Malbec de Bozcaada’da iyi şaraplar vereceğe benziyor. Corvus Malbec ilk rekoltesiyle bile hemen umut verdi. Damakta büyüyen bir şarap, birkaç yıl içinde en iyi şaraplarımızdan biri olacağa benziyor.
Ama bunlar hep kırmızı diyorsanız size iki üç tane de çok dikkat çeken beyaz şaraptan bahsedeyim. Kavaklıdere’nin Cotes d’Avanos 2006 Kapadokya’nın Sauvignon Blanc üzümlerinden yapılmış çok canlı, zengin, lezzetli bir şarap. Şeftali, armut gibi beyaz meyveler ön plana çıkıyorlar. Kapadokya denilince ilk akla gelen üretici Turasan’ın 2007 Chardonnay’i sekiz ay meşe fıçılarda bekletilmiş, beyaz şarapseverlerin mutlaka denemesi gereken bir şarap. Turasan’dan bahsetmişken en iyi Boğazkere’lerden birisini yaptıklarını da hatırlamakta yarar var.
Ve son olarak, Akdeniz adalarının ünlü tatlı şarabı Passito’nun da Bozcaada’da Corvus tarafından Vasilaki üzümlerinden üretildiğini hatırlatmak da yarar var. Tatlı şaraplar şarap dünyamızdaki büyük bir eksiklikti. Tatlı şarap diye hemen burun kıvırmayın, dünyanın en büyük şaraplarının birçoğu tatlı şaraplardır. Önümüz ilkbahar ve yaz, ekonomik durum ortada, akşam serinliğinde ağzınızın tatlanması için yudumlayacak daha güzel bir içki düşünemiyorum.
Üzüm çeşidine göre şarap seçimi
Şarap yazarı Hugh Johnson, World Wine Atlas adlı kitabının Türkiye bölümüne “Türkiye dünyanın dördüncü büyük üzüm üreticisi, ama Türkler ürettikleri üzümün yüzde doksan yedisini yiyorlar” diye başlamıştı
Haberin Devamı