Sonbaharda Normandiya’nın tadına varmak

Haberin Devamı

ahile uzanan yemyeşil, yuvarlak tepelerin aralarına serpiştirilmiş köyler. Tepeleri vaktiyle kaplayan ormanlar, belli ki yerlerini şimdi ineklerin otladığı çayırlara bırakmışlar. Köylerin sırtlarını dayadığı kayalık tepeleri kaplayan küçük, ama sık koruluklar, bu ormanların kalıntıları olmalı. Tablo gibi manzaraya hakim olan süküneti göğü bu mevsimde kaplayan kapkara bulutlar bile bozamıyor. Bu sulhu sadece yuvarlak tepelerin arasından kendisini fazla zorlamadan kıvrılarak geçen otoyol bozmayı başarıyor. Yemyeşil tepeler ve aralarındaki vadiler denize vardığınızda yerlerini kilometrelerce uzanan kumsallara bırakıyor. Burası Normandiya.

Normandiya adını ilk duyduğunuzda aklınıza müttefiklerin İkinci Dünya Savaşı’nı bitiren ünlü çıkartması gelir. Buralar vaktiyle müttefiklerin binlerce çıkarma gemisiyle Fransa sahillerine asker yığdıkları kumsallar. Zaten kumsalların birçoğu ne yazık ki hâlâ o askeri harekat sırasında verilen komik isimlerle tanınırlar. Ne yazık ki diyorum, çünkü Normandiya’yı sadece savaş ve o meşhur çıkartma ile anmak çok büyük bir haksızlıktır.

Elma cennetİnden dünyanIn en İyİ İçkİlerİ

Normandiya dünyanın en güzel köşelerinden biri olduğu kadar, yeme içme konularında da bir cennettir. Boulogne-sur-Mer ve Honfleur gibi balıkçı limanlarındaki küçük restoranlarının mest etmeyeceği deniz mahsulü sever yoktur. Tereyağı ve yoğun kreması, bundan 200 yıl önce Camembert köyünde bir köylü kadın tarafından “icat edilen” dünyanın en ünlü peynirlerinden Camembert başta olmak üzere Neufchatel ve Gournay gibi Fransa’nın adını her peynirseverin gülümseyerek andığı peynirler, Normandiya’nın lezzetleridir.

Birde tabii elma. Normandiya bir elma cennetidir. Bu elmalardan damıtılan Calvados içki dünyasında şişesi açılır açılmaz “Ben bu ürünlerden yapıldım” diye haykıran içkilerin başında gelir. Bir zamanlar, ülkemizdeki içki ithalatından Tekel’in sorumlu olduğu günlerde ithal edilen Calvados ne yazık ki özelleştirmeden sonra içki ithalatçılarımız tarafından unutuldu. Oysa bir Calvados şişesinin mantar tıpasını, o şişe açılırken çıkan dünyanın en güzel seslerinden “Tıp” sesi eşliğinde açtığınız zaman, şişeden odaya yayılan o buram buram elma kokusu sizi adeta şişenin içine çeker. Calvados ile olan arkadaşlığınız bu ilk aşk ânı ile başlar ve devam eder.

Bir litre Calvados damıtmak için 18 kilo elma kullanıldığı için koku ve lezzetindeki yoğunluğa şaşmamak gerekir. En iyi Calvados’lar Pays d’Auge bölgesinde yapılırlar. Bunların 10 yıl kadar meşe fıçılarda yıllanmış olan XO versiyonları da pek makbul olur. En tanınmış Calvados’lar Boulard (bizim Duty Free’lerde bazen bulunuyor) ile Père Magliore’dir. Ama bütün içkilerde olduğu gibi Calvados’ta da ailesi nesiller boyu Calvados üreten Adrien Camut gibi dikkat edilmesi gereken çok özel üreticiler vardır. Camut’nün 35-40 yıllık Reserve d’Adrien ve yaşı belirtilmeyen, ama Adrien Camut’ye göre “Yeterince yıllanmış” olan Raretè Calvados dünyasının zirveleridir.

Nehrİn etrafIndakİ huzur veren hoteller

Normandiya’da tek bir yer görecekseniz. Orası Seine Nehri’nin denize döküldüğü yerde ünlü Le Havre Limanı’nın karşısındaki Honfleur Kasabası olmalıdır. Empresyonist ressamların favori konularından olan bu şirin balıkçı kasabasında (Michelin yıldızlı restoranlarını bir kenara koyup) limanın etrafındaki küçük lokantalardan birinde bölgenin harika istridyeleri ve kabuklu deniz mahsülleri ile dolu bir tabağın önünde kendinizi kontrol etmekte zorlanabilirsiniz. Kasabanın hemen çıkışındaki La Chaumière gecelemek için ilk tercih olmalı. Orta çağdan kalma bir köy evi görüntüsü olan otel yemyeşil bir tepenin üstünde kurulmuş, karşıdan Le Havre’ın ışıkları parlıyor, sabah olunca nefis bir kahvaltı öncesi denizden esen rüzgar eşliğinde harika bir yürüyüş yapabiliyorsunuz. (www.hote-chaumiere.fr) Diğer bir nefis otel ise kasabanın en iyi oteli olan La Ferme St-Simèon. Çok iyi bir restoranı var; burada yakındaki Mont St. Michel’de med-cezirde çekilen denizin tuzunu bıraktığı çayırlarda otlayan kuzulardan mutlaka yemelisiniz. La Ferme St-Simèon da yüz küsür yıllık... 19’uncu yüzyılın son yıllarında burada kalmış olan empresyonist ressamlardan bazılarının otel faturası karşılığı bıraktıkları tablolar hâlâ otelin restoranının duvarlarını süslüyorlar. (www.fermesaintsimeon.fr) Yemeğinizi yoğun bir krema ile taçlandırılmış Normandiya elmalarından yapılmış bir Tart Tatin ile bitirdikten sonra, alın elinize bir kadeh Calvados, bakın bırakın İstanbul’u, Paris bile size ne kadar uzak gelecek.

DİĞER YENİ YAZILAR