İkinci Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda Avrupa'dan Amerika'ya uçan uçaklar menzilleri yetmediği için İrlanda'nın batı sahillerindeki Shannon Havalimanı'na inip yakıt alırlardı. Aldıkları yakıt okyanusu geçmeye kıl payı yeter, Kanada'nın New Foundland sahilleri gözüktüğünde tekrar yakıt almak için bir de oraya inerlerdi. O yıllarda uçak yolculuğu şimdiki gibi değildi, Amerika'ya uçmaya herkesin parası yetmezdi, transatlantikler hâlâ iki kıta arasında yolcu taşımaya devam ederlerdi.
İşte gene o yıllarda Shannon Havalimanı'nda bir cafe-bar varmış; varmış diyorum, çünkü daha benim bile doğmamış olduğum yıllardan bahsediyorum. Şık hanımefendiler ve beyefendiler uçak yakıt alırken orada oturup, Atlas Okyanusu'nun dalgalarının soğuk rüzgarlar eşliğinde dövdüğü İrlanda sahillerinin kemiklere işleyen soğuğunda narin vücutlarını ısıtmak için olacak, birer sıcak kahve veya bir duble viski içerlermiş. Sonra bir gün o bar'da çalışan Joe Sheridan adında bir barmenin aklına bu ikisini, yani kahve ile viskiyi birleştirmek gibi dahiyane bir fikir gelmiş ve ortaya sıcak kokteyllerin en ünlüsü olan Irish Coffee, İrlanda Kahvesi çıkmış.
Irish Coffee yapmak çok kolay. Bir duble İrlanda viskisinin içinde damağınızı tatmin edecek miktarda şekeri hafif ısıtarak erittikten sonra kahve bardağınızı üstte bir parmak boşluk bırakacak kadar filtre kahve ile dolduruyorsunuz. Sonra kalan bir parmaklık boşluğu da viskili kahve ile karışmamasına dikkat ederek krem şanti ile dolduruyorsunuz. Krem şantinin kahve ile karışmaması önemlidir, çünkü İrlanda Kahvesi içmenin en keyifli tarafı sıcak kahvenizi soğuk krem şantinin arasından yudumlamanızdır. Irish Coffee'nin İrlanda viskisi yerine rom kullanılarak yapılan Jamaican Coffee veya tekila kullanılarak yapılan Mexican Coffee diye versiyonları da vardır. Bunlarda biraz daha tat versin diye kahve likörü de kullanılır, ama doğrusunu isterseniz hiçbiri Irish Coffee'nin yerini tutmaz.
İçinizi ısıtan Glühwein
Kış aylarında akla gelen ikinci bir sıcak içki de sıcak şarap veya bütün dünyada bilinen Almanca adıyla Glühwein'dır. Glühwein, Ortaçağ Almanya'sında insanların kış aylarında ısıttıkları şaraba çeşitli baharatlarla lezzet vermeye çalışmalarıyla ortaya çıkmış. Orta Avrupa'da Almanca konuşulan ülkelerde "Christkindlmarkt" adı verilen Noel pazarlarında Glühwein içme geleneği günlerimize kadar gelmiştir, hatta insanların sıcak şarapla lezzetli bir şekilde içlerini ısıtmaları Alp dağlarındaki kayak merkezlerinde bile bir gelenek haline gelmiştir.
Ama sıcak şarap içmek için ille de Almanya’ya veya kayak merkezlerine gitmek zorunda değilsiniz. Glühwein kolaylıkla evde de yapılabilir. Bütün ihtiyacınız olan birkaç şişe ucuz kırmızı şarap ile bazı baharatlar, meyveler ve tatlı canınız isterse brendi ve/veya rom. Çok temel Glühwein tariflerinde 3-5 şişe vasat kırmızı şarabın içine birkaç dilim portakal kabuğu, biraz şeker veya bal, tarçın çubukları ve karanfil konulması önerilir. Şarap kısık ateşte 10-15 dakika asla kaynatılmadan ısıtılır. Ve sıcak servis edilir ki amacına ulaşsın, içinizi ısıtsın. Ünlü İngiliz şarap yazarı Jancis Robinson, Glühwein için tek bir şey söylüyor: “Onun tek görevi vardır, o da sıcak olmak.” Ama siz Jancis Robinson’un küçümsemesine bakmayın, evde yaptığınız sıcak şarabı da oldukça lezzetli bir hale sokabilirsiniz. Ne de olsa içine koyacağınız baharat ve meyvelerde ne bir sınırlama, ne de bir kural vardır. Hayalgücünüzün ve damağınızın sizi götüreceği yere kadar uzanabilirsiniz.
Aromalar yükselsin
Örneğin biraz daha yaratıcı olup birkaç meyve daha kullanmak isterseniz şu tarifi de deneyebilirsiniz: Bir şişe kırmızı şaraplık bir ölçüyle verecek olursak, ona birer tek (2 cl kadar) rom, portakal likörü ve brendi ekliyoruz. Birer adet portakal ve elma kabuğu ile dört beş kuru kayısı şarabımızın meyveleri, 10 adet karanfil ile 3 tane orta boy tarçın çubuğu da baharatları oluyorlar. Bunların hepsini 10-15 dakika, aman dikkat kaynatmadan, ısıtırken bir kahve fincanı şekeri de içinde eritirseniz nefis bir Glühwein yapmış olursunuz. Sıcak servis etmeyi de unutmayın ki, kadehten bütün bu baharatların, meyvelerin ve şarabın kalan aromaları yükselsin, soğuk bir kış gününde hem içiniz ısınsın, hem de ağzınız tatlansın.