San Sebastian’a gitmek için en az üç nedeniniz var

200 bin nüfuslu San Sebastian’ın, Beşiktaşlı Nihat’ın eski takımı Real Sociedad küme düştüğünden beri La Liga’da (İspanya Birinci Ligi) yok

Haberin Devamı

Ama Biskay Körfezi’nin kıyısındaki bu Bask kenti dünyada kişi başına en çok Michelin yıldızı olan şehir. Koca New York’ta sadece dört tane 3 Michelin yıldızlı restoran varken, San Sebastian’da 3 tane 3 yıldızlı restoran bulabilirsiniz. Bu sayı İspanya’daki 3 Michelin yıldızlı restoranların yarısı demektir ki bunlara Selahattin Duman’ın gazetemizde pehlivan tefrikası gibi anlattığı el Bulli de dahildir.
Juan Mari Arzak 1989 yılından beri 3 yıldıza sahip. Mutfağı yavaş yavaş kızı Elena’ya teslim etmeye hazırlanıyor. Restoranı şehrin kenarındaki mahallelerin birinde, bir apartmanın alt katında... Dışarıdan bakıldığında içeride olan lezzet tapınağıyla ilgili hiçbir ipucu vermiyor. Martin Berasategui de uzun yıllardır 3 Michelin yıldızına sahip. Bu iki Bask şefin yıldızları San Sebastian’a yetmiyormuş gibi onlara 2007 yılında Akelare de üçüncü yıldızını alarak katıldı. Michelin rehberlerindeki 3 yıldız “Sadece o restoranda yemek için bile o şehre gitmeye değer” demek olduğuna göre San Sebastian’a gitmek için artık en azından 3 neden var demektir.

En iyi yemek, Parte Vieja’da yenen sokak yemeğidir

Aslında çok daha fazla neden bulabilirsiniz. San Sebastian’da iyi yemek için ille de Michelin yıldızlarını aramanız gerekmez. “En iyi yemek sokak yemeğidir” deyişinden yola çıkarsanız, San Sebastian’da muhteşem tapas bulabilirsiniz. Aslında Basklar tapas demiyor. Aynı şehirlerine San Sebastian yerine Bask dilinde Donostia demeyi tercih ettikleri gibi tapas demektense pintxos (pinços okunuyor) demeyi tercih ediyorlar; zaten ikisinin çok ayrı şeyler olduğunu iddia ediyorlar. Ama onlar da aynı tapas gibi karşınıza ayaküstü atıştırılan küçük mezeler, küçük sandviçler, salam ve jambon tabakları olarak çıkıyorlar; hem de şehrin her tarafında. Ama en iyi pintxos barları için Parte Viejo’nun, yani eski şehrin daracık sokaklarında kendinizi kaybetmeniz gerekir. Tadanlar bilir, iyi bir jamon iberico, yani İberya jambonu, İtalyanların en iyi prosciutto’sundan daha lezzetli olabilir. Parte Vieja’daki La Cepa sedef kakmalı tahta tepsilerde sunulan jambonları ile ünlü bir pintxos barı. Ayaküstü atıştıracağınız çok lezzetli sandviçciklerin yanında buz gibi bir bira içmelisiniz. Parte Vieja’nın küçük meydanlarından Plaza de la Constitucion’daki Asteleneha’da ise Berasategui’de çalışmış bir şefin kaz ciğerli pintxos’larını meydana atılmış masalarda yerken, eski şehrin nefesini içinize çekebilirsiniz.

Rio de Janeiro Şehrini İspanya’da yaşamak

Parte Vieja’nın labirent gibi sokaklarında bir süre dolaştıktan sonra ne tarafa giderseniz gidin, karşınıza deniz çıkıyor. Şehir Kraliçe Maria Cristina’nın zamanında Parte Viejo’nun daracık sokaklarıyla onları saran duvarlarından kurtulmuş ve iki taraftaki kumsalların kenarına yayılmış. Bu plajlardan daha ünlü olanı Playa de la Concha romantik, ama çok kalabalık balıkçı lokantalarının bulunduğu eski balıkçı limanından batıya doğru bir hilal şeklinde üç buçuk kilometre uzanıyor. Yaz aylarında on binlerce insan bu şehrin ortasındaki plajda denize giriyor. Günün belirli saatlerinde deniz çekilince gene on binlerce insan bir ritüeli gerçekleştiriyormuş gibi genciyle, yaşlısıyla plajın bir ucundan öbür ucuna kadar yürüyor.
San Sebastian’ın en lüks oteli şehrin ortasından akan Rio Urumea’nın kıyısındaki sevgili kraliçelerinin adını taşıyan Maria Cristina. En hoş otel ise Playa de la Concha’nın üzerindeki harika bir isme sahip Hotel Londres y de Inglaterra. San Sebastian’ın Parte Vieja’nın duvarlarından kurtulduğu yirminci yüzyılın ilk yıllarının Art Nouveau mimarisi şehrin her yerine hakim. Ama Hotel Londres y de Inglaterra sadece mimarisiyle değil, atmosferi, hatta misafirleriyle adeta bu Belle Epoque devrinin resimlerinden fırlıyor.
San Sebastian harika yemekleri ve muhteşem mimarisi yetmiyormuş gibi inanılmaz güzellikte bir şehir. Playa de la Concha’nın diğer ucundaki füniküler ile çıkılan tepeden altınızda uzanan plajların ve küçük bir Rio de Janeiro’ya benzeyen şehrin manzarasına doyum olmuyor. Bir de şu Real Sociedad tekrar La Liga’ya dönse...

DİĞER YENİ YAZILAR