Küçük antikacı dükkanları, köşede bir pub, etrafta yemyeşil tepeler. Göz alabildiğine uzanan yemyeşil tepelerinin arasından akan küçük nehirler, her çıktığınız virajdan sonra önünüze serilen tablo gibi manzaralar. Burası “Heart of England” yani İngiltere’nin kalbi. Londra seyahatlerinizde İngiltere’yi gördüğünüzü zannediyorsanız, Heathrow’a bir saat mesafedeki Cotswold bölgesini mutlaka görmeniz lazım. Etrafta serpiştirilmiş köyler arasında geçmiş yüzyılların önemli pazar yeri Chipping Camden, nehrin üzerindeki eski taş köprüsü ile Stow-on-the-Wold, çalılardan yapılmış çatılı binaları ile Broadway zamana karşı direniyorlar. The Lygon Arms oteli zamanda yolculuk yapmak isteyenler için ideal.
Heathrow’a bir saat mesafedeki Cotswold bölgesini mutlaka görmeniz lazım...
Rengarenk yüzyıllık ahşap şehir
Herkes Bergen için Norveç’in en güzel şehri der, ama onun biraz kuzeyindeki Trondheim’ın da güzellikte Bergen’den aşağı kalır tarafı yoktur. Norveç’in üçüncü büyük şehri Nidelv nehri üzerindeki cafè, bar ve restoran restore edilmiş rengarenk yüzyıllık ahşap depoları ile belki de Bergen’den de daha renkli bir kenttir. Nidaros katedrali İskandinavya’nın en büyük kilisesi ve şehre gemiyle gelirken millerce öteden görünüyor.
Ljubljana ve Bled gölü
Slovenya’nın başkenti Ljubljana, 1. Dünya Savaşı’na kadar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir parçası olan şehride bu devrin etkilerini hala görmek mümkün. Görkemli binalar, barok kiliseler, hatta Art Nouveau’nun erken yıllarından kalma eserler şehri süslüyorlar. Slovenya’ya kadar gitmişken Avrupa’nın en güzel göllerinden Bled’i görmek şart. Gölün ortasındaki küçük adadaki şato tam bir kartpostaldan fırlamış gibi. Burada kalınacak otel bir zamanlar Tito’nun yazlık konutu olan Villa Bled.
Tarihini koruyan modern şehir
Estonya’nın başkenti Talinn, Avrupa’nın en iyi korunmuş Ortaçağ kentlerinden biri. Estonya’da güneş soğuk ve karanlık kış aylarının aksine yazın 20 saat kadar kaybolmuyor. Talinn bir zamanlar Kuzey Avrupa şehirlerini birbirine bağlayan Hansa Birliği’nin önemli ticaret merkezlerinden biriydi. UNESCO Dünya Mirası listesindeki eski şehir daracık sokakları, tepelere kondurulmuş kiliseleri, katedralleri, yüzyıllar öncesinden kalma pastel binaları ile yürüyerek keşfedilmeyi bekliyor. Talinn tarihini korumasına rağmen modern yüzlü bir şehir, restoranları, café’leri, barlarıyla bir kuzey şehri için oldukça hareketli.
Ljubljana’da Art Nouveau’nun erken yıllarından kalma eserler şehri süslüyorlar.