Norveç’in “hayat suyu”

Norveç’in batı sahillerindeki Bergen’de gene yağmur yağıyordu

Haberin Devamı

Gök koyu bir gri renk almış, yağmur Kuzey Denizi’nden esen soğuk rüzgarın da yardımıyla şehrin yabancısı adamın iliklerine işlemişti. Buralarda yaşamayanlar için bu zor bir havadır.
Yağmurdan bunalan adam yoldan geçen bir delikanlıya sormuş “Burada hep böyle yağmur mu yağar” diye. Delikanlı omuzlarını silkelemiş, “Ben nereden bileyim ki” demiş, “Daha 16 yaşındayım.”
Bergen yemyeşil tepelerin masmavi bir denize kavuştuğu yerde kurulmuş, binlerce yıl önce buzulların şekil verdiği fiyortlar ve kıyılara serpiştirilmiş binlerce ada buraları dünyanın en güzel köşelerinden biri yapmış. Ama bu güzelliğin, bu yeşilliğin bedeli yağmur; hem de ne yağmur. Bergen’de ortalama yılın 275 günü yağmur yağıyor.
“Dünyanın en güzel deniz yolculuğu” diye adlandırılan ve Bergen’den başlayıp 7 gün sonra dünyanın tepesinde, Rusya sınırındaki Kirkenes’de biten bu yolculuk 1893 yılında sahil kasabalarını birbirine bağlayan bir posta gemisi seyahati olarak başlamış. Zamanla gemiler moderleşmiş, yolcular yabancılaşmış. Hurtigruten adı verilen bu yolculuk dünyanın en popüler turistik seyahatlarinin başlarında bir yere oturmuş.
Meçe fıçılarda yolculuk
Hurtigruten, Bergen’den her akşam 8’de kalkıyor. THY ile Oslo üzerinden Bergen’e uçarsanız aynı gün öğleden sonra şehri gezmeye vaktiniz olur. Hurtigruten (www.hurtigruten.no) yolculuğunu yazın yaparsanız, güneşin batmadığı gecelere, kışın ise soğuğa tahammül edebilirseniz ve de şansınız varsa zifiri karanlık göğü yeşil, mavi, hatta sarı dalgalar halinde aydınlatan aurora borealis’e, kutup ışıklarına şahit olabilirsiniz.
Norveç’in milli içkisi aquavit, en ünlü markaları da Linie’dir. Bu içki birçok ot ve baharatların eklenmesiyle damıtıldıktan sonra meşe şeri fıçılarında bir gemiye yüklenip Avustralya’ya yollanıyor. Avustralya Norveç aquavit’i için büyük bir Pazar olduğu için değil. Linie 200 yıl kadar önce ilk üretilmeye başlandığından beri deniz yolculuğunun tadını çok olumlu etkilediğine inanılmış. Onun için Avrupa havalimanlarının bazılarındaki mağazalarda bulabileceğiniz Linie hâlâ Norveç’te damıtılıp Avustralya’ya gönderiliyor ve sonra aynı gemiyle Norveç’e geri getirilip şişeleniyor.
Buradaki kilit nokta bu yolculukta Norveççe “çizgi” demek olan Linie’yi, yani Ekvator’u iki defa geçmesi. Bu kadar zahmet ortaya nasıl bir içki çıkarıyor derseniz, aquavit, Latince “hayat suyu”ndan geliyor, yani bir kere baştan adından kazanıyor. Karmaşık bir içki değil, ama buz gibi soğutulmuş küçük bir kadehi ağızda çok hoş bir tat bırakıyor.
Norveç sahillerini boydan boya kat eden modern posta gemisinin 7 günlük yolculuğu size uzun geliyorsa, ikinci günün sabahı saat 8’de Trondheim’da gemiden inebilirsiniz. 2 gece 1 günlük süren bu yolculukta 1904 yılında tamamen yandıktan sonra yaz tatillerini burada geçiren Alman Kaiser’i Wilhelm II’nin yardımıyla Art Nouveau tarzında binalarla tekrar inşa edilen Aalesund, gülleri ile ünlü Molde gibi kasabaları görebileceğiniz gibi, güvertedeki şezlonlara uzanıp fiyortların en güzeli olarak kabul edilen Geiranger’in keyfini çıkarabilirsiniz.
Norveç’in üçüncü büyük şehri Trondheim nehri üzerindeki cafè, bar ve restoran restore edilmiş rengarenk yüzyıllık ahşap depoları ile belki de Bergen’den de daha güzel, daha renkli bir kent. Buradaki İskandinavya’yı Hıristiyanlığa çeviren St Olav’ın mezarı üzerine inşa edilmiş olan Nidaros katedrali hem İskandinavya’nın en büyük kilisesi, hem de İspanya’daki Santiago de Compostela katedraliyle birlikte Ortaçağlardan beri Avrupa’nın en kutsal mekanlarından biri olarak kabul edilmiş ve Orta Avrupa’dan bile hacı akımına uğramış.


DİĞER YENİ YAZILAR