Her yıl olduğu gibi, dün de Münih Belediye Başkanı‘nın açılış konuşması bizim belediye başkanlarımızdan, politikacılarımızdan alıştığımızın aksine çok kısa sürdü. Başkan eline aldığı tokmağı tahta bira fıçısının tıpasına vurduktan sonra sadece üç beş kelime etti: “O’zapft is! Auf eine friedliche Wiesn!“ (Bira akıyor, barış içinde bir çayıra içelim) Artık fıçılara musluklar takılabilir, dünyanın en ünlü bira festivali Oktoberfest başlayabilirdi. İki haftalık Oktoberfest boyunca 6 milyon kişi Theresienwiese’deki bira çadırlarını ziyaret edecek 7 buçuk milyon litre (2011 rekoru) bira içilecek.
Oktoberfest’in tarihi 1810 yılına dayanıyor. Bavyera veliaht prensi Ludwig ile Therese von Saxe-Hildburghausen’in düğününde Münih’in biraz dışındaki bir çayırda at yarışları düzenlenmiş. O kadar eğlenilmiş ki bunun her yıl yapılmasına karar verilmiş. Düğünün ve ardından festivalin her yıl yapıldığı Theresienwiese, yani “Therese’nın çayırı” da adını gelin hanımdan alıyor. Münih belediyesi 1819 yılından sonra festivalin düzenlenmesini üstlenmiş. Oktoberfest’in Münih şehrine ekonomik katkısı inanılmaz boyutlarda, her yıl festivalde yerli ve yabancı turistlerin iki hafta boyunca harcadıkları para tam 850 milyon avro!
Avrupa’nın bira başkenti
Avrupa’nın neredeyse tam ortasında Alp dağlarının Bavyera’nın uçsuz bucaksız ovalarına yerini bıraktığı yerde kurulmuş olan Münih, Avrupa’nın bira başkentidir. Almanya’daki binden fazla bira üreticisinin yarısı Bavyera’da bulunur ve Bavyeralılar kişi başına yılda 200 litreden fazla bira içerler. Mukayese etmeniz kolay olsun diye bizim yıllık bira tüketimimizin kişi başına sadece 11 litre olduğunu hatırlayalım ve bu yıl ki 19 Eylül ile 4 Ekim arasındaki 2 haftada yapılacak olan Oktoberfest’e dönelim.
Oktoberfest’te sadece hâlâ Münih belediye sınırları içinde üretim yapmakta olan 6 bira şirketi, Augustinerbräu, Hacker-Pschorr, Hofbräu, Löwenbräu, Paulaner ve Spatenbräu çadır kurabiliyor. Bu bira şirketlerinin hepsi üretimlerini Münih’te yaptıkları gibi şehrin içinde dev birahaneleri de bulunuyor. Özellikle Hofbräuhaus her biraseverin mutlaka en az bir kere gitmesi gereken bir bira cenneti. Oktoberfest çadırlarının genellikle ortasında veya en hakim noktasında her birinin heybetli bira göbekleri olan müzisyenlerden oluşan bir orkestra bulunur. Çaldıkları müzik evinizde asla dinlemeyeceğiniz bir müziktir, ama itiraf etmeliyim ki, elinizdeki kocaman bardaktan biranızı yudumlarken oldukça iyi gidiyor. Deri şort giymiş Almanlar ve bu ortamda kendilerini Alman zannetmeye başlayan turistler şarkılar eşliğinde kocaman bardaklarını havaya kaldırıp sağa sola sallanmaya başlarlar.
878 metre uzunluğunda pisuvar
Bira servisini Bavyera’nın milli elbiselerini giymiş çoğu genç, bazıları orta yaşlı Fräulein’lar yapar. Ve her bir ellerinde altışar, yedişer bira bardağı taşırlar. Bardaktaki biranın bir litre, yani bir kilo, boş kalın cam bardağın da bir o kadar olduğunu hesaplarsanız, bu genç ve orta yaşlı kızların bu işi nasıl bu kadar güler yüzlü yapabildiklerine şaşarsınız. “Mass” adı verilen litrelik dev bardağınızdaki bira serin, köpüğü üstünde, ışıl ışıldır. Lezzetine gelince, bira seviyorsanız, dünyada içebileceğiniz en lezzetli biralardan birini içmek üzeresinizdir.
Münih biralarında pilsen biralarına oranla şerbetçiotundan çok maltsı, ekmeksi bir tat ön plana çıkar. Oktoberfest’te geleneksel olarak eskiden Mart ayında yapıldığı için Märzen adı verilen biraz daha yüksek alkollü bir bira içilir. Oktoberfest’te bütün bira üreticilerinin çadırları birbirinden iddialıdır. Hacker-Pschorr’un Bavyeranın mavi semalarını beyaz bulutlar eşliğinde yansıtan çadırı en güzellerin başında gelirken, çadırların en büyüğü 10 bin kişilik Hofbräu çadırıdır. Oktoberfest’teki çadırlarda aynı anda 100 bin kişi bira içebiliyor. Bu kadar insan bu kadar bira içince Oktoberfest’in tuvalet sisteminin de olağanüstü şartlara hizmet etmesi gerekir. Nitekim erkek tuvaletlerindeki (hayvanların su içtikleri yalaklara benzeyen) pisuvarların toplam uzunluğu, daha da uzatmadılarsa tam 878 metredir.
Peki Oktoberfest’te hiç yemek yenmiyor mu diye soracak olursanız, iki haftada ortalama 480 bin piliç çevirme, 180 bin sosis, 55 bin domuz paçası ve 120 tane de sığır tüketildiğini ekleyeyim. Münih bu iki hafta içinde tam bir festival havası yaşarken şehrin iki ünlü ürünü Weisswurst (beyaz sosis) ile Weissbier de (buğday birası) mutlaka tadılmalı. Bavyera’da içilen biranın üçte biri buğday birası olmasına rağmen Erdinger ve Schneider gibi Weissbier üreticileri biralarını Münih belediye sınırları içinde yapmadıkları için Oktoberfest’e katılamıyorlar. Ama Münih’e kadar gitmişken şehir merkezindeki Schneider Weisses Brauhaus birahanesi bu ikiliyi tatmak için ideal.