Avrupa'nın en önemli müzelerinden Prado ile onun kadar çok değilse de onun kadar önemli olan eserlere ev sahipliği yapan Thyssen-Bornemisza Müzesi, geniş bulvarlar, harika parklar, eski şehrin labirent gibi dar sokaklarında dolaşırken birden karşınıza şıkan küçük meydanlarıyla Madrid çok keyifli bir şehir. Üstüne bir de bizim konumuz olan yeme içme de Avrupa'nın en ilginç şehirlerinden birisi. Madrid'in artık biraz turistik olsa da en ilginç restoranlarının başında 1725 yılında açılmış olan ve dünyanın en eski restoranı kabul edilen Botin geliyor. Duvarlar Madrid’deki birçok restoran gibi fayanslar ile kaplı, beyaz masa örtüleriyle aynı kumaştan beyaz ceketler giymiş garsonlar dekoru tamamlıyorlar. Botin’de süt kuzusunun tadına da bakmalısınız. İspanyol şarapları denilince akla ilk gelen bölge Rioja'dır, ama son yıllarda ona ciddi bir rakip olarak ortaya çıkan Ribera del Duoro'nun kırmızılarını da akılda tutmakta yarar var. Bir de yemeğinizden önce Ayşe kadın fasülye (İspanyolcası ne acaba?) ve enginar kalbi gibi kızartılmış sebzeleri ihmal etmeyin dedikten sonra, Botin'deki yemeğinizi içi krema doldurulmuş Bartollilos de Madrid ve Lepanto gibi hem lezzetli, hem de çok rahat içimli bir İspanyol brendisi ile taçlandırmanızı öneririm.
PASTANELERİ VE TATLILARI ÇOK ÜNLÜ
Madrid'in pastaneleri ve tatlıları çok ünlü. En ünlüleri ise Puerta del Sol'deki La Mallorquina. 1894 yılında kurulmuş olan bu pastanedeki diğer tatlıları, pastaları da deneyin, ama mutlaka içi kenarlarından taşacak kadar kreme ile doldurulmuş bir pepito de crema yiyin, pişman olmazsınız. Ama Madrid'de, hatta İspanya'nın neresinde olursanız olun, mutlaka yemeniz gereken tabii ki "tapas"!
TAPAS İÇİN EN İYİ YERLER ŞEHRİN KÜÇÜK MEYDANLARI
İspanyollar öğle yemeğinden sonra öğleden sonra uykusuna yatıp saat altı gibi bu meydanlardaki tapas barlarını dolduruyorlar. Bar tezgahının üzerine dizili tapas’dan, yani küçük mezelerden seçip yanında bira veya bazen de şeri veya şarap içiyorlar. Tapas için en iyi yerler eski şehre serpiştirilmiş küçük meydanlar. Plaza Mayor'a birkaç yüz metre mesafedeki Plaza Santa Ana çok canlı bir meydan, sokaklara atılmış masalar her daim dolu, insanlar güneşin, biralarının, masalarındaki yemeklerin keyfini çıkarıyorlar. Meydanın bir kenarındaki Cerveceria Alemana çok iyi bir tapas barı. Tadanlar bilir, “jamon iberico”, yani İberya jambonunun iyileri en iyi İtalyan prosciutto’larından daha lezzetli olabilir ve bir tapas sofrasının olmazsa olmazıdır. Jamon dışında karışık yeşil zeytin tabağı, chorizo sosisi, kızarmış kalamar, boquerones (sardalye) ve mutlaka albondigas (domates soslu küçük köfteler) masanızda yer almalıdır.