Kış ortasında 3 günlük deniz tatili GOA

Goa gidebileceğiniz en iyi yerlerden birisidir.

Haberin Devamı

Neredeyse yüz metre genişliğinde kilometrelerce uzanan bir kumsal. Kumsalın arkasındaki yeşilliklerin içine birkaç otel serpiştirilmiş, ama kumsal ıssız gibi. Önünüzdeki deniz günbatımına doğru uzanıyor. Gökyüzü masmavi, hava sıcak, ama rahatsız etmiyor, kahvaltıdan daha yeni kalkmış, kendinize bir şezlong bulmuş, kumsalda uzanmışsınız. Kış soğuğunun yorduğu vücudunuz güneşin altında ısınıyor. Kışın, hatta bu aylarda güneş ve deniz istiyorsanız, Goa gidebileceğiniz en iyi yerlerden birisidir. Hindistan’ın bu eski Portekiz sömürgesi olan köşesi aslında çok uzak, ama aynı zamanda yakın. Türk Hava Yolları’nın her akşam 6.35’te kalkan Bombay uçağı sizi ertesi sabah 7’de kalkan Goa uçağına yetiştiriyor. 45 dakika sonra Goa’da, sabah saat 9 gibi ise otelinizdesiniz. Dönüş saatleri de öylesine uygun ki, bütün gün kumsal ile deniz arasında gidip geldikten sonra akşam 6:45 uçağı ile Bombay’a, oradan da İstanbul’a dönebilirsiniz. Sabah 9.15’te İstanbul havalimanında, öğlene doğru da iştedesiniz. Bir iş günü kaçırarak kış ortasında 3 günlük deniz tatili.

Müzikleri Hintlilerin aksine Samba tarzı

Goa; Kuzey ve Güney Goa olarak ikiye ayrılıyor. Güney Goa’nın göz alabildiğine uzanan kumsallarındaki Park Hyatt ve Leela Kempinski’de hiçbir şeyin etkiskiğini duymazsınız. Ama Kuzey Goa, daha kısa ve nispeten daha kalabalık plajları, belirli aralıklarla rastladığınız “shack” adı verilen restoran-bar barakaları, hatta ilkel diskolarıyla çok daha eğlenceli. Bunlardan birisinde oturup bir Kingfisher birası eşliğinde güneşin batışını seyredebilirsiniz.
Kuzey Goa’da Portekizlilerden kalma Fort Aguada Kalesi içindeki Taj Vivanda Oteli’nde, Güney Goa otellerini tercih etseniz bile mutlaka bir gece kalınmalı. Fort Aguada, Goa’nın kuzeyindeki bir burunda kurulmuş. Otelin restoranı belki de Goa’nın en iyisi. Goa tahmin edebileceğiniz gibi bir deniz mahsülü cenneti. Dünyada baharatın belki de en iyi kullanıldığı mutfak olan Hint mutfağı burada biraz da daha buraları 1961 yılında terketmiş olan Portekizlilerin lezzetleriyle harmanlanınca ortaya harika yemekler çıkmış.
Goa’da ilk yerleşim 1510 yılında Portekizliler tarafından kurulmuş. Hindistan 1947 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra bile Goa 1961 yılına kadar bir Portekiz sömürgesi olarak kalmış. Yaşlılar arasında hâlâ Portekizce konuşanlar var, halkın önemli bir kısmı ise Katolik. Müzikleri de diğer Hint müziklerinin aksine Samba izleri taşıyor. 450 yıl buralarda kalan Portekizliler bölgeye damgalarını vurmuş. Şimdiki başkent Panaji’deki eski Portekiz mahallesi sanki Lizbon’daymışsınız hissi veriyor.
Goa’ya gitmişken asıl görülmesi gereken yer Panaji’nin 10 kilometre kadar doğusundaki eski Goa. 18. yüzyılın ortalarında sürekli çıkan hastalıklarla baş edemeyen Portekizliler başkentlerini Panaji’ye taşımış, ama terkedilen eski Goa’da da görkemli katedraller ve binalar bırakmışlar. Terkedilmiş olan bu şehirdeki katedrallerin çoğu hâlâ ayaktalar ve birçoğu hâlâ kullanılıyor. Goa’nın en önemli katedrali olan Bom Jesus, Avrupa’nın herhangi bir şehrindeki katedrallerle boy ölçüşebilecek boyut ve görkemde, etrafında yükselen diğer kilise ve katedrallerin de ondan aşağı kalır tarafları yok.
Bu sahilleri yüzyıllar boyunca ziyaret etmiş, zaman zaman yağmalamış olan Araplar, Bombay’den Goa ve Kerela sahillerine kadar yerleşip ticaret yapmış olan Yahudiler, Portekizliler ve tabii ki Hintlilerin karşımı Goa’yı çok kozmopolit bir yer yapmış. Bu kadar karışımın getirdiği özelliklere de doyum olmuyor. Onun için Goa’yı en iyi özetleyen şeyin de ünlü tatlısı Bebinca olduğunu söylerler. Hindistan cevizi ve baharatların katlar halinde kullanıldığı Bebinca, bütün bu farklı lezzetlerin tek bir lezzet haline dönüştüğü bir kektir. Üstüne de, tam Goa’nın karakterine uygun olarak, isterseniz çikolata sosu, isterseniz de hindistan cevizli dondurma koyabilirsiniz.

DİĞER YENİ YAZILAR