Otlar, yahni, pide Ordu deyince ilk akla gelen lezzetler. Hem müthiş doğası ve nefis yemekleri için rotanızı Ordu’ya çevirin.
Otlar, yahni, pide Ordu deyince ilk akla gelen lezzetler. Hem müthiş doğası ve nefis yemekleri için rotanızı Ordu’ya çevirin.
Ordu’da teleferikle Boztepe’ye çıktığınızda çok güzel bir manzarayla karşılaşırsınız. Yemyeşil tepelerin ardında yükselen beyaz karlarla kaplı sarp dağlar. Karadeniz’in sularının dövdüğü bir kumsal ve dağların arasına sıkışmış bir ovada sabah sisinin dağılmaya başlamasıyla kendini göstermeye başlamış bir şehir. Ve tepelerde göz alabildiğine uzanan fındık ağaçlarının arasına serpiştirilmiş kırmızı çatılı evler. Ordu-Giresun il sınırında denizin üstündeki yapay bir adaya inşa edilmiş havalimanı İstanbul’a sadece bir buçuk saat mesafede ve Karadeniz’in bu güzel sahili tabiatıyla olduğu kadar lezzetli yemekleriyle de ziyareti hakkediyor.
Hani hep Ege otları diye tuttururuz ya, Karadeniz’de de bir ot cenneti ile karşılaşıyorsunuz. Karadenizliler yamaçlarda, fındık ağaçlarının kenarlarında, neredeyse nerede yabani ot bulsalar, yiyorlar. Pezik (pazı), kaldirik, melocan (dikenucu) gibi Karadenizli olmayanlara isimleri yabancı olan bu otlar genellikle soğan, sarımsak ve baharatlarla yağda kavruluyor. Boztepe’deki Radisson Blu otelde panoramik bir Ordu manzarasına karşı Meral hanımın hazırladığı sofrada hem bu otlar, hem de nefis bir patatesli dana yahni ile harika kuru yufka böreği Ordu yöresel yemeklerinin çok iyi örnekleriydi.
Pideleri parmak ısırtıyor
Karadeniz denilince akla ilk gelen yemeklerden biri tabii ki pide. Ordu’da çok iyi pide yapan yerler var. Aktaşlar bu konuda en iddialı yerlerden biri. Tamer Aktaş kendi tabiriyle “pideye kafayı takmış”, masaya pideler geldikçe anlatmaya başladı: Ordulular pideyi kahvaltıda yemeyi çok severlermiş, hatta Pazar günleri pidesiz kahvaltı yapılması düşünülemezmiş. En çok sevdikleri de içine yumurtanın sarısı kırılmış kıymalı pideymiş. İstanbul Göztepe’deki şubeleri Nelipide’de karışık başta olmak üzere bütün pideler yenirken Ordu’da bu oran yüzde 80 gibi farkla kıymalı pidenin lehineymiş. Yani Ordu’da pideciye giderseniz sizi yabancı sanmalarını istemiyorsanız kıymalı pide söyleyin derim. Ordu’nun bir de kendine has tostu var. 50 yıllık tostçu Kahraman’ın şehir içindeki küçücük dükkanında sucuk içinin dev tost ekmeklerine sürülmesi ve peynir eklenmesiyle yapılan Ordu tostu tadılmaya değer. Acısı da, lezzeti de damağınızı uzun süre meşgul ediyor.
Otlar, yahni, kıymalı pide, tost derken, peki bu sahil kentinde balık yok mu diye sormaya başladıysanız, haklısınız, ve tabii ki var. Ordu’nun hemen batısındaki Perşembe ilçesinin eski ismi Vona imiş. Burada, karayolunun hemen kenarında denize hakim bir kayalığın üzerine kurulu Ordu klasiği Vonalı Celal’in yeri var. Vonalı Celal sirke 50 çeşit turşu yapıyor, restoranının girişi de kavanoz kavanoz turşunun sergilendiği adeta bir turşu müzesi. Kızarırken kurutulmamış, lezzetini yavaşça ağzınıza salan mezgit tava yediğim en iyi balıklardandı. İçli tava, yani hamsili pilav ise mekan gibi bir Karadeniz klasiğiydi.
Uzun saçlı’da çay molası
Karadeniz’e gelmişken çay içmeden dönmek olmaz ve Ordu’da da çay konusunda bir fenomen var: Uzun saçlı. Ordu-Fatsa yolu üstünde kayalıkların üstündeki bu çaycıda 70 yaşındaki saçları beline kadar uzamış dinç bir adam yıllardır asırlık antika çay ocağında çay yapıyor. “Fındık kabuğu külünde demlenen çayı 15 dakika içinde içmelisin” diyor “Türkiye’nin en iyi çayı”nı yaptığını söyleyen uzun saçlı. Bir yudum alıyorum bardağımdan, çay güzel, manzara harika, neden itiraz edeyim ki?