Kahvaltı ile yumurta üzerine fikirler

Winston Churchill, “Son birkaç yılda karımla iki üç kere beraber kahvaltı yapmayı denedik, ama o kadar başarısız olduk ki, denemekten vazgeçtik” demiş

Haberin Devamı

Churchill genellikle akıllı laflar etmiştir, ama bu sefer biraz saçmalamış, hem karısına, hem de kahvaltıya haksızlık etmiş.
Kahvaltı çok kimse için çok önemlidir, hatta çok kimse kahvaltıyı günün en önemli yemeği olarak görür. İngiltere’nin önemli gazetelerinden Independent’ın bu yılın Şubat ayında hayatını kaybeden köşe yazarı Miles Kington onlardan biri. Kington’a göre iki çeşit insan varmış: Kahvaltı sofrasını gece yatmadan önce kuranlar ve kahvaltı sofrasını kahvaltılarını yaptıkları sırada kurmaya devam edenler.
Pazarları sabah keyfi
Benim çok sevdiğim bir arkadaşım kahvaltıyı, hele Pazar sabah kahvaltısını çok önemser. Kahvaltı masasını Cumartesi yatmadan önce kuruyor mu bilemiyeceğim, ama Pazar sabahları yapacağı kahvaltının hayalini bütün hafta boyunca kurduğunu konuşmalarımızdan biliyorum. Sofra domates, peynir ve kendisi Egeli olduğu için mutlaka zeytinyağı ile donanır. Sonra sofranın yıldızı yumurta gelir. Yumurta çok önemlidir, hatta onun için özel tavalar bile alınmıştır. Beykın, sucuk veya o sabah canı ne ile çekmiş ise, onunla pişirilmiş yumurta sofraya gelir. Kahvaltı keyfi ile Pazar gazetelerini okunması ritüeli birbirine karışır, sevgili eşi gazetelerin ayırdığı bulmaca eklerini çözmeye başlar. Kahvaltıdan onun kadar iştahla bahseden az kişi görmüşümdür; bir de yüksek kolestrolü olmayıp yumurtaların sarılarını da yiyebilse!
Kahvaltıya kalbinizi vermeniz önemlidir. Bakın yazar C. S. Lewis ne demiş: “Bir tabak jambon ve yumurtaya karşı konulmaz bir arzu ile bakanlar, kendilerini kahvaltılarına bütün kalpleriyle teslim etmişlerdir.” İngiltere ve Fransa’daki (Madame Pompadour gibi) aristokratların hayatlarıyla ilgili biyografi ve kitaplar yazan Nancy Mitford da yumurtaya olan aşkını kağıda dökenlerden: “Rafadan yumurtalar muhteşem oluyor, bazen 100 kıratlık bir elmas kadar sert, bazen ise kuştüyü bir yatak kadar yumuşak, bazen serinlik veren bir dere gibi akıp giderler, bazen ise kabuklarının içinden havai fişek misali infilak ederler.”
Kahvaltıda içkiye gelince, her ne kadar bazı yazılarımda çok içilen akşamların ertesi sabahlarında bir Bloody Mary iyi gider diye yazmışsam da, kabul etmeliyim ki normalde kahvaltıda içki içilmez. Ben teşvik etmiyorum, ama siz gene de kahvaltıda Bloody Mary içmeye karar verirseniz, içine patlatmadan bir çiğ yumurta sarısı koymayı deneyin. İçkiniz bitinceye kadar Bloody Mary’deki baharatlarla “pişecek” olan yumurtayı son yudumunuzla birlikte dilinizin üstüne yerleştirin ve sonra damağınızda patlatın. Nancy Mitford’un rafadan yumurtayı neden havai fişeğe benzettiğini o zaman anlayabilirsiniz. Oscar Wilde boşuna “Yumurta yemek her zaman için bir maceradır” demiş.
Herkes içmiyor mu?
Tahmin ettiğiniz gibi elime yeme-içme ile ilgili çok güzel deyişlerin olduğu bir kitap geçti; bu Pazar yazısı da alıntılarla dolu bir yazı oldu. Ünlü İngiliz aktör ve oyun yazarı Noel Coward “Ben her kahvaltıda mutlaka şampanya içerim” dedikten sonra şaşkın bir bakışla “Aa, yoksa herkes içmiyor mu” diye sormuş.
Üstat biraz abartmış derim. Hayatın havyar ve şampanya ile daha iyi geçeceğini sananlar, bütün hayatı Buckingham Sarayı ile İskoçya’daki Balmoral Şatosu’nda ziyafetlerle geçen Kraliçe Victoria’ya kulak versinler: “Things taste better in small houses”, yani “Yemeklerin tadı küçük evlerde daha iyi olur.” Bu arada yazı bitiyor, unutmadan ekleyeyim, yumurtanın sarısı aslında bizi korkuttukları kadar zararlı değilmiş.

DİĞER YENİ YAZILAR