Hayatımızı dolduran taşlar, çakıllar ve kumlar

Bu hafta size bir hikaye anlatacağım. Bana geçenlerde kızım yollamış, “baba, tam senlik” diye bir not eşliğinde

Haberin Devamı

Bence bu, tam bu köşenin okurlarına da göre, onun için daha önce okuduysanız bile, lütfen tekrar okumak zahmetine katlanın. Bir felsefe profesörü sınıfta öğrencileriyle ders yaparken bir kavanoz almış ve içini büyük taşlarla doldurmuş. Öğrencilere kavanozun dolu olup olmadığını sormuş, onlar da “dolu” diye cevap vermişler.

Profesör bunun üzerine eline çakıl taşları alıp, onları da kavanozun içine koymuş. Kavanozu hafifçe sallayıp çakıl taşlarını büyük taşların arasındaki boşluklara yerleştirmiş.

Öğrencilerine kavanozun dolu olup olmadığını tekrar sormuş. Öğrenciler de yine “dolu” diye cevap vermişler. Profesör bu defa da küçük bir kova kum alıp kavanoza boşalmış ve kum artık geriye kalan bütün boşlukları da doldurmuş. Öğrencilerine bir defa daha “kavanoz dolu mu, boş mu” diye sormuş, öğrenciler de artık tatmin olmuş bir şekilde hep birlikte “dolu” diye cevap vermişler.

Hikaye tabii ki burada bitmiyor. Profesör bu sefer masanın altından bir şişe kırmızı şarap çıkartıp kavanoza boşaltmış ve kumların arasındaki boşlukları da doldurmuş. Öğrenciler gülmeye başlayınca, “Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini bilmenizi istiyorum” demiş. “Büyük taşlar hayatınızdaki önemli şeylerdir, yani aileniz, eşiniz, sağlığınız, çocuklarınız. Bunlar her şeyinizi kaybetseniz ve elinizde sadece onlar kalsa bile hayatınızın dolu dolu olmasını sağlayacak şeylerdir.

Çakıl taşları ise işiniz, eviniz, arabanız gibi diğer önemli şeyler. Kum da geriye kalan her şeydir, küçük şeyler yani. Eğer kavanozu önce kumla doldurursanız, çakıl taşlarına ve büyük taşlara yer kalmayacaktır. Aynı şey hayatınız için de geçerlidir. Bütün zaman ve enerjinizi küçük şeylere harcarsanız hayatınızda sizin için önemli olan şeylere hiç yer kalmayacaktır. Onun için mutluluğunuz için çok önemli olan şeylere dikkat edin.

Çocuklarınızla oynayın, doktor kontrollerinizi düzenli yaptırın. Eşinizi dansa götürün, beraber yemeğe çıkın. İşe gitmek, evi temizlemek, tamirat yapmak ve davet vermek için hep zamanınız olacaktır. Önce büyük taşları, gerçekten önemli olanları halledin. Önceliklerinizi belirleyin. Geriye kalanlar sadece kumdur.” Bu bilgece konuşmanın ardından öğrencilerden biri elini kaldırıp şarabın neyi simgelediğini sorunca profesör gülümsemiş: “O da” demiş, “sadece hayatınız ne kadar dolu olursa olsun iyi bir şişe şaraba her zaman yer olacağını size göstermek içindi.”

Gurme fuarı iyi bir fIrsat
Bugün Yeşilköy Dünya Ticaret Merkezi’ndeki Gourmex ile Wine 2007 fuarlarının son günü. Ülkemizde üretilen veya ithal edilen şarapları görmek, tatmak için ideal bir fırsat. Şarap dünyamızda bu aralar, hareketlenmeler, yenilikler var.

Yeni yılın ilk günlerinde dikkat çekenler arasında, Akın Öngör’ün Akhisar’daki emeklerinin şişeye yansıması Selendi Cabernet Sauvignon-Shiraz-Merlot 2004 ile Bozcaada’da Reşit Soley’in iddiasını şık şişelerdeki şaraplarına nihayet yansıtmaya başlattığı Corvus Blend No 1 ile Corpus 2004 (Syrah-Merlot-Cabernet Sauvignon) önde geliyorlar.

Türkiye’nin ilk Şiraz üreticisi Pamukkale de yeni yıla Anfora Shiraz Reserve 2004 ile Chardonnay Reserve ile girdi. İyi şarapları kollarımız açık karşılıyoruz, ne de olsa başka bir bilgenin dediği gibi “hayat kötü şarap içmek için çok kısa!”



DİĞER YENİ YAZILAR