Kötü bir yıldı 2015. Ortadoğu'nun üzerindeki kara bulutlar iyice yerleşirken iki seçim geçiren ülkemiz belirsizliklerle, kavgalarla boğuştu durdu. Eski yıllarını aratan turizm bu gidişle önümüzdeki yıl bu yılı da arayacağa benziyor. Turizm dışında da yeme - içme sektörü için 2015 kötü bir yıl oldu. Birçok restoran kapılarını kapattı. Bunların aralarında büyük iddialarla açılıp bir yıl içinde kapananlar olduğu gibi, uzun yıllardır İstanbullulara hizmet veren mekanlar da oldu. Bu arada bu yıl da The World Best 50 Restaurants (Dünyanın en iyi 50 restoranı) listesinde ikinci sırayı koruyan Massimo Bottura'nın Zorlu Center'da açtığı restoran da kapananlar arasında yer aldı. Böylece İstanbul'da açılıp ilk yılında kapanan dünyaca ünlü şeflerin veya markaların restoranlarının arasına katılarak İstanbul bu kadar iyi restoranları gerçekten hak ediyor mu sorusunu da bir da gündeme getirmiş oldu.
Aslında dünyada artık ünlü bir şefin küçük porsiyonlardan oluşan 10-15 yemekle şov yapması o kadar aranan bir şey olmaktan çıkmaya başladı. İnsanlar daha çok yerel malzemelerle yapılmış küçük başlangıçlardan sonra doyurucu ana yemeklerin başrolde olduğu restoranları tercih etmeye başladılar. Bu trend bizde ne kadar tutacak bilmek zor, çünkü ülkemizde ne yazık ki müşterilerin çoğu bir restorana yemekleri güzel diye değil, orası o yıl moda ve herkes oraya gidiyor diye gidiyorlar. Hal öyle olunca restoranlarımızın ömürleri de kısa, fiyatları da yüksek oluyor. Ama biz gene de uzun ömürlü olmalarını dileyerek geçtiğimiz yılın dikkat çeken birkaç restoranına göz atalım.
Spago gerek konumu, gerekse de lezzetli yemekleriyle en beğenilenler listelerinde yer aldı. "Amerika'daki Arnold Schwarzenegger'den sonraki en ünlü Avusturyalı" ünvanlı ünlü şef Wolfgang Puck'un Los Angeles'daki ikonik restoranın şubesi steak house'a boğulan şehrimizde harika rib steak'i ile şehrinize hoş geldi. Olağanüstü manzaralı teras barında yaz boyunca içine kocaman bir kadehin içine koydukları dev buz parçasıyla Negroni'leri de güzel bir bonus oldu. İstanbulluların yıllardır yakından tanıdıkları şeflerden Rudolf van Nunen'in kendi adını taşıyan Karaköy'deki restoranı Rudolf da geçen yılın dikkat çeken adreslerinin başında yer aldı. Armutlu'daki Lokanta Armut ile özellikle öğlen yemekleri için Reşitpaşa'daki Amanda Bravo pek yol üstünde sayılmamalarına rağmen çok lezzetli mutfaklarıyla dikkat çektiler. Öğlen yemeği konusunda çok zayıf diyebileceğimiz İstanbul'da iş yemekleri için en popüler adres Levent'teki Şans olmaya devam etti.
Trend İtalyan restoranları
2015'in en güzel sürprizlerinden birisi de Kanyon'da açılan Escale oldu. Escale'in kendinizi rahat hissedeceğiniz bir mönüsü var. Ama asıl dikkat çeken girişindeki yarı bahçe havasındaki yüksek tavanlı barı. Burada yemekten önce ne yaptığını bilen barmenlerin elinden hazırlanan özenli kokteyllerin tadını çıkarabilirsiniz.
Bu arada şehrimizde İtalyan lokantaları açılmaya devam ediyor. Bizde nedense restoran açmak isteyenlerin aklına ilk olarak İtalyan mutfağı geliyor. Oysa İtalyan mutfağı kolay sananları mahçup edecek kadar zor bir mutfaktır, onun için de ne yazık ki ‘biraz burrata, biraz prosciutto, iki makarna, üç pizza kolaydır ya’ diye açılan çok sayıda İtalyan lokantasında beklediğiniz lezzeti bulmak zor oluyor. Klasiklerden Da Mario, yenilerden Zorlu'daki Morini gerek atmosferleri, gerekse de yemekleriyle bu güzel ülkenin yemeklerini İstanbul'da yemeye devam edeceğimiz lokantalar.