Önümüzdeki hafta sonu İstanbul’da çok önemli bir toplantı, Global Gastroekonomi Zirvesi var. Son yıllarda dünyanın en iyi restoranları listelerinde şaşırtıcı bir istikrarla yer alan Peru, gastronomi turizmi denilince Bask bölgesi başta olmak üzere İspanya, mutfağını adeta baştan yaratıp efsanevi Noma başta olmak üzere dünyanın en ilgi çeken restoranlarından bazılarının bulunduğu Danimarka, milli turşuları kimçiyi bütün dünyaya tanıtmayı başaran Kore. Bütün bu ülkelerin önde gelen isimleri, şefleri deneyimlerini ve başarılarının hikayelerini izleyicilerle paylaşacaklar.
Gastronomi turizmi son yıllarda baş döndürücü bir hızla önem kazandı. Artık insanlar başka şehirlere, başka ülkelere yemek içmek için birkaç günlük seyahatler yapıyorlar ve gittikleri yerlerde de normal turistlerden çok daha fazla para harcıyorlar. Gastronomi turizminin lokomotiflerinden İspanya’yı ziyaret eden 55 milyon turistin kişi o harcaması bin 255 dolar iken ülkemize gelen 38 milyon turistin kişi başı harcaması sadece 681 dolar. Son yıllarda Londra gibi ihtişamlı bir imparatorluk başkenti kadar yıldız şeflerin yaratıcılıklarını konuşturdukları çok iyi restoranlarıyla da dikkat çeken İngiltere’de turistlerin kişi başı harcaması ise bin 556 dolar. Dünyanın en iyi 50 restoranı listesinde İspanya’nın ilk 10 arasında üç restoranı bulunurken Peru’nun başkenti Lima iki restoranla lezzet düşkünlerinin gitmeyi düşünecekleri ilk şehir olmayı başarabildi.
Türkiye Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği TÜRYİD’in düzenlediği ve Ekonomi Bakanlığı’nın desteklediği Lütfü Kırdar’daki Gastroekonomi Zirvesi’nin amacı da gastronominin ülkelerin ekonomisine olan katkısını vurgulamak ve bu katkının yukarıda örneği verilen ülkelerde olduğu gibi arttırmak. TÜRYİD Başkanı Kaya Demirer “29 Mart’taki bu zirve gastronominin potansiyelini kendi ülkelerinde görüp değerlen-direnlerin, yoktan var edenlerin, olanı globalleştirenlerin, araştırma-geliştirme ve eğitimi gastronomi alanına çekenlerin, yatırımcıları sektöre getirmeyi başaranların, sıradan sanılanı yıldızlaştıranların, dikkat çekmeyen gelenekleri hayret verici kılanların ve yaratıcılığı gastronominin kalbine koyanların kendi hikayelerini anlatacağını bir zirve olacak” diyor. TÜRYİD üyesi binden fazla işletme yılda 2 milyar liralık cirolarıyla ülkemizdeki yiyecek içecek sektörünün yüzde onunu sağlıyorlar.
Kaya Demirer ile Morini restorandaki bir öğlen yemeği sohbetimizde gastronomi konusuyla nihayet ilgili bakanlıkların da ilgilenmeye başlamasından olan memnuniyeti yüzüne yansımıştı. Yabancı turistler kadar iç turizmin de ne kadar önemli olduğunu konuştuk. UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler listesine hem de gastronomi dalında girmeyi başaran Gaziantep ve Antakya kadar, Konya’dan Şanlıurfa’ya, Kastamonu’dan Adana’ya birçok şehrimizin daha milletimizin yeme içme meraklısı gezginlerinin dikkatlerini çekmeye başlamış olmaları güzel bir gelişme. Ancak sayılar ne yazık ki hâlâ yeterli değil. Öğlen nefis yemekler sunan esnaf lokantaları, köfteci ve kebapçılar ne yazık ki çoğu şehrimizde akşam saatlerinde kapanıyorlar, kaybolmaya yer tutan yöresel ev yemeklerini sunan lokanta sayısı ise çoğu kentimizde gene ne yazık ki yok gibi. Ancak iç turizmin yaratacağı gastronomik talebin ortaya çıkaracağı zenginlik ile çeşitli il ve ilçelerde yapılmakta olan enginar, Ege otları gibi yerel ürünlerin festivalleri, Trakya veya Urla gibi şarap bölgelerimizde bağbozumu gezileri gibi etkinliklerin ilk önce yerli, sonra da yabancı turisti çekerek sağlayacağı katkı... Uzun ve meşakkatli bir yol, ama ucundaki ödül milyonlarca insanımızın hayatını değiştirecek zenginlikte!