Tuttuğunuz takımın deplasman maçlarına gitmek en güzel tatillerin başında gelir. Hele bu bir ay sürecek bir turnuva, takip ettiğiniz takım da milli takım olursa. Türkiye, Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine bir turnuva aradan sonra katılıyor, hem de Fransa gibi bir ülkede!
PARİS
Hırvatistan ile oynayacağımız ilk maçımız dünyanın en güzel şehirlerinden Paris’te. Paris’e gitmişken Eyfel kulesinden Sen Nehri kıyısından Notre Dame kilisesinin bulunduğu adaya kadar keyifli bir yürüyüş yapmayı, Montmarte tepesine çıkıp şehri seyretmeyi, St. Germain bulvarındaki café’lerin sokaklara atılmış masalarında oturup önünüzden gelip geçeni setrederken kahvenizi, bira veya şarabınızı yudumlamayı ihmal etmeyin.
Paris tabii ki bir yeme içme cenneti. Şehre özgü tipik brasserie’ler yemek yemek için ideal yerler. Ahşap ağırlıklı dekorları, vitray camları, bembeyaz örtülü masalarıyla brasserie’ler 150 yıldır Paris’in olmazsa olmazlarının başında geliyorlar. En klasik olanları Bofinger, Lipp ve Balzar; bir de mutlaka gidilmesi gereken Le Grand Colbert. Paris’teki maçımız havalimanından şehre giderken göreceğiniz ve finalin oynanacağı UFO’ya benzeyen Stade de France’da değil, çok daha sempatik bir stat olan şehir merkezindeki Parc de Princes’de oynanacak.
NICE
İkinci maçımız Akdeniz kıyısındaki Nice şehrinde bir Akdeniz ülkesi, İspanya ile. Nice deniz mahsüllerine düşkün olanlar için bir cennet. Eski şehir iyi korunmuş, daracık sokaklar café ve restoranlarla dolu. Sahil boyunca uzanan Promenade des Anglais akşam gezintisi için harika.
İkinci maçımızı oynayacağımız Nice şehri, deniz mahsülü sevenler için bir cennet. Daracık sokaklar cafe ve restoranlarla dolu.
Buradaki Negresco, aynı Nice yarım saat mesafedeki Cannes’daki Carlton gibi 20. yüzyılın başlarındaki “Belle Epoque” yıllarının görkemini hala yaşatan bir otel. L’Escalinada ile La Tabla Alziari önerilebilecek restoranlar, Haziran ayı da dışarıda yemek için ideal. Marsilya’daki kadar değilse de Nice Fransızların anasonlu pastis’lerini bire beş sui le karıştırıp içmek için iyi bir şehir. Nice’in doğusunda Monaco, batısında Cannes ve St Tropes birer ilişer saatlik mesafede görülmeye değer yerler. Şehrin sırtını dayadığı tepelerin hemen arkasında ise dünyanın en güzel gölgelerinden Provence uzanıyor. Buradaki Fayance ve Grasse gibi dağ köyleri Nice bir saat mesafede ve kesinlikle görülmeye değer.
LENS
Çeklerle son grup maçımızı oynayacağımız Lens, Paris’e bir buçuk saat mesafede Belçika sınırına yakın o kadar da çok tanınmayan bir şehir. Takımı RC Lens 1998 yılında şampiyon olmayı başarmıştı, ama şimdi artık 2. kümede. Şehrin nüfusu sadece 32 bin, ama stadı 41 bin kişilik! Lens şaraplarıyla tanınan Fransa’nın aksine “biere de garde” diye bilinen lezzetli biralarıyla meşhur bir bölgede. Bu futbol kadar biraya da düşkün olan taraftarlar için iyi bir şey. Tatmanız gereken biralar Lens yakınlarındaki köylerden Jenlain’daki Brasserie Duyck ile Bénifontaine’deki Castelain’in biraları. Lens bir bira bölgesinin şehri olduğu için biraya çok değindik, ama gelin görün ki şehrin takımı RC Lens’in stadında bizi bekleyecek rakibimiz bile bir bira ülkesi olan Çek Cumhuriyeti!
Son grup maçımızı oynayacağımız Lens, şaraplarıyla değil, lezzetli biralarıyla meşhur bir bölgede.