Oktoberfest geçen hafta Münih Belediye Başkanı’nın on binlerce kişinin önünde birkaç darbe ile tahta bir bira fıçısının tıpasını açıp elindeki dev bardağı doldurmasıyla başladı. Evet, Münih’te bira akmaya başladı...
İLK Oktoberfest 1810 yılında Bavyera veliaht prensi Ludwig ile Therese von Saxe-Hildburg-hausen’in düğününde Münih’in biraz dışındaki bir çayırda yapılan at yarışlarından ibaretti. Ama o gün kadar eğlenilmiş ki bunun her yıl yapılmasına karar verilmiş ve Münih Belediyesi 1819 yılından sonra festivalin düzenlenmesini üstlenmiş. Belediye bira festivali mi düzenlermiş demeyin, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerdeOrtaçağlardan beri halkın birasız ve ekmeksiz kalmamasını sağlamak belediyelerin asli görevleri arasındaydı.
FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN!
İki hafta süren Oktoberfest dünyanın en ünlü bira festivalidir. Her yıl 6 milyon kişi ziyaretçi ediyor ve 6 buçuk milyon litre kadar, yani ziyaretçi başına bir litreden biraz daha fazla bira içiliyor. 1881 yılında bu kadar bira içen insanın acıkacağı da akıllarına gelmiş ki iyemek standları da açılmış. Oktoberfest’te yenilen çevirme piliç sayısı 460 bin, sosis 400 bin, bütün sığır ise 100’den fazladır. Yani bira satışının üstüne birayla birlikte yenilen yemekleri, konaklama giderlerini, on binlerce bira bardağı başta olmak üzere hediyelik eşya satışlarını koyarsanız Oktoberfest’in ve biranın Münih’e ne kadar faydası olduğunu hesaplayabilirsiniz.
İki hafta için de olsa kendinizi eğlenceye verin
İlk Oktoberfest’in yapıldığı çayır artık şehrin içinde, gelin hanımın adına Theresienwiese, yani “Therese’nin Çayırı” diye biliniyor. Ama Münihliler oradan bahsederken kısaca Wiesn’e yani “Çayıra gidelim” diyorlar.Oktoberfest her ne kadar dünyanın en büyük bira festivaliyse de içebileceğiniz bira sayısı oldukça sınırlı, çünkü Oktoberfest’te sadece hâlâ Münih belediye sınırları içinde üretim yapmakta olan 6 bira şirketinin çadır kurmasına izin veriliyor. Toplam 100 bin kişinin aynı anda oturup bira içebildiği bu çadırların en büyüğü ise Münih’in en ünlü birahanesi Hofbräuhaus’un
10 bin kişilik çadırı.
Servisi milli elbiseli kızlar yapıyor
Çadırların genellikle ortasında veya en hakim noktasında heybetli bira göbekleri olan müzisyenlerden oluşan bir orkestra vardır.Çaldıkları müzik evinizde asla dinlemeyeceğiniz bir müzik, ama orada elinizdeki kocaman bardaktan biranızı yudumlarken doğrusu iyi gidiyor.B avyera’nın milli kıyafeti olan deri şortlarını giymiş olan Almanlar ve bu ortamda kendilerini Alman zannetmeye başlayan turistler şarkılar eşliğinde kocaman bardaklarını havaya kaldırıp sağa sola sallanırlar ve bunu yaparken de çok eğlenirler. Bira servisini Dirndl adı verilen Bavyera’nın milli elbiselerini giymiş çoğu genç, bazıları orta yaşlı Fraulein’lar yapar.Ve her biri ellerinde altışar, yedişer bira bardağı taşır. Bardaktaki biranın bir litre, yani bir kilo, boş kalın cam bardağın da bir o kadar olduğunu hesaplarsanız, bu genç ve orta yaşlı kızların bu işi nasıl bu kadar güler yüzlü yapabildiklerine şaşarsınız. Oktoberfest iki hafta için de olsa insanların dertlerini, sıkıntılarını unutup kendilerini eğlenceye verdikleri bir festival. Eski Yunan’da bir filozof “Festivalleri olmayan bir hayat, üzerinde han olmayan uzun bir yol gibidir” demiş. Doğru söze ne denir?
- Oktoberfest’te litrelik biranın fiyatı bu yıl ilk defa 10 avro’yu buldu. Bu Oktoberfest’te sadece biraya ödenen paranın 65 milyon avro olacağı anlamına gelir.
- Bira, yemekler, konaklamalar ile birlikte Oktoberfest’in Münih ekonomisine iki hafta içindeki katkısının 1 milyar 100 milyon avro olduğu tahmin ediliyor.
- Bavyera’da kişi başı bira tüketimi yılda 200 litre (Türkiye’de 11) civarındadır. FC Bayern München’li futbolcular şampiyonluklarını sahada kafalarından aşağı bira dökerek kutlarlar.