Dünyanın en iyi iş oteli Türkiye’den

Haberin Devamı

Her yıl dünyanın en iyi otelleriyle ilgili bir sürü listeler yayınlanır, en iyiler seçilir. Farklı dergiler, sadece bu konuyla ilgili çıkan yıllık rehberler, kitaplar, farklı kategorilerde en iyileri seçer. Bunların arasından benim en itibar ettiğim dünyanın en prestijli dergi gruplarından Condè Nast’ın seyahat dergisi Traveller’in listeleridir.

Condè Nast Traveller on yıldır her yıl derginin Mayıs sayısında “Hot List” diye bir liste yayınlar. Bu listede dünyada o yıl açılan veya dikkat çeken, butik otel demeyeceğim, çünkü artık neredeyse her otele butik otel denir oldu, HIP otellerin listesini yayınlar. HIP, “highly individual places”, yani bizim eski lisana göre “nevi şahsına münhasır” gibi bir şey demektir. Bu listeye giren yüze yakın otel, o yıl dünyada kalınması gereken en ilginç otellerden biri demektir. Bizden vaktiyle Hillside Su, Adam & Eve, Sumahan ile bu yıl Akaretler’deki W otelleri Hot List’e girmeyi başarmışlardı.

7 ve üzerİ yIldIzlI oteller lİstelerde yok

Bir de her sonbaharda açıkladıkları Okuyucu Ödülleri vardır ki, bunlarda en iyi ülkeleri, şehirleri, hatta adaları, farklı kategorilerde en iyi otelleri, havayollarını, hatta havalimanlarını derginin okuyucuları seçerler. Bizim Bodrum’dan Antalya’ya kadar olan sahillerimize serpiştirilmiş ve 7 ve üzeri yıldızlarla süslediğimiz otellerimizden hiçbirisi bu yıl da en iyi otellerin arasına girememiş. Eurovision’da bize hiçbir zaman oy vermeyen kuzey ülkeleri misali “Bunlar zaten bize oy vermezler” diyorsanız, haksızlık edersiniz. Çünkü Türkiye, Condè Nast okurları tarafından İtalya ve Yeni Zelanda’nın ardından seyahat etmek için “En favori 3’üncü ülke” seçilmiş. İstanbul da, ilk üçü New York, Paris ve Roma’nın paylaştığı “En favori şehir” sıralamasında 13’üncü olmuş. Yani hak ettiğimiz yerlerde Condè Nast Traveller okurları oylarını sakınmamışlar.

Otellere gelince, yıllardır dünyanın en iyi otelleri listelerinde ilk sıralarda yer alan Sultanahmet’teki Four Seasons bu yıl da Avrupa’nın 17’nci en iyi oteli seçilmiş. Birinciliği Floransa’daki Four Seasons otelinin aldığı listede Çırağan Sarayı’ndaki Kempinski de Avrupa’nın 5’inci iyi oteli olarak yer alıyor. Bunlar 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacak olan İstanbul için iyi haberler diyorsanız, bir de “Dünyanın en iyi iş oteli” kategorisine göz atmalısınız. Çünkü (İstanbulluların binasını ilk günden pek sevemedikleri) Ritz Carlton işadamları tarafından sadece Avrupa’nın değil, “Dünyanın en iyi iş oteli” seçilmiş.

İş adamlarIna konferans hizmeti ve enfes mutfağı

İstanbul’un otelleri dünyanın dikkatini çekerken, yavaşça bizlerin de dikkatini çekmeliler diye düşünmemek mümkün değil. Aslında seksenli yıllara kadar 5 yıldızlı otellerin restoranlarında yemek yemek pek moda idi. Masanın yanına gelip tavada pişirdiği ete konyak dökerek alevlendiren şef garsonlar hayranlıkla izlenir, yemekten sonra dev kadehlerde servis edilen konyakların aynı şef garson tarafından ısıtılması da aynı hayranlıkla seyredilirdi. Sonra hem otellerin dışında da iyi restoranların açılması ve 5 yıldızlı otel restoranlarının çok pahalı kalmasıyla otel restoranları gözden düştüler. Ama artık başta şarap listeleri olmak üzere fiyatlarını gözden geçirirken iddialı şeflerle restoranlarını İstanbullular için de cazibe noktaları haline getirmeye çalışıyorlar.

Condè Nast “İş için seyahat ediyorsanız, dünyada tercih edeceğiniz otel Ritz Carlton İstanbul olacak” diye yazdıktan sonra otelin tercih edilme nedeninin işadamlarına sunulan hizmetler ile konferans imkanları olduğunu eklemiş. Aslında Boğaz manzaralı (hâlâ puro içebilecekleri) barını ve restoranını da eklemeliydiler. Ritz Carlton’un restoranı Çintemani’de şef Ali Ronay, geleneksel yemeklerimizi tanınmaktan çıkmayacak şekilde yeniden yorumlarken, yeni mönüsüne birkaç pasta ile Çinhindi mutfaklarından serpiştirmeler de yapmış. Mutfakta şef ile birlikte yediğimiz tadım mönüsü etkileyici, balık çorbası yazarınız gibi balıktan pek hoşlanmayan birisinin bile zevkle yiyeceği kadar lezzetliydi. Otelin yeni genel müdürü Martin Kleinmann genç ve dinamik, gülümseyerek “İstanbul’daki rakiplerimizin otelleri hep Boğaz kenarına dizili, yani bizim daha çok çalışmamız lazım” diyor.

DİĞER YENİ YAZILAR