Florina bütün Osmanlı şehirleri gibi sırtını bir dağa yaslamakla yetinmemiş, içinden akan nehirin vadisi boyunca adeta dağın içine girmişti. Sabah kalktığımızda daha güneş doğmamıştı; nehir kıyısındaki eski Türk mahallesine indik. Osmanlı buraları sanki hiç terk etmemiş gibi duruyordu. Dökme demir sokak lambalarının, eski konakların arasından geniş kavisler çizerek tembelce akan nehrin sularına yansıyan ışığı, yavaşça kendisini güneşin aydınlığına bıraktı. Eşlerimiz köşebaşındaki çörek fırının açılmasını beklerken Tarık Terzioğlu ile nehir boyunca yürüdük. Lonely Planet’in rehber kitabı Florina için “a dull and charmless place”, uğramak için pek neden olmayan “sıkıcı ve sevimsiz bir yer” diyordu, ama babamın biz buraları kaybetmeden önce doğduğu şehir doğrusu beni hiç hayal kırıklığına uğratmamıştı.
Bir gece önce ünlü Florina biberlerinin hakim olduğu bir meze sofrasında uzolarımızı içmiş, muhteşem bir akşam yemeği yiyip, kişi başı 12 Euro hesap ödemiştik. Florina bir üniversite şehri ve nüfusuna göre çok hareketli bir gece hayatı var. Eski bir konaktaki bir barda 7 Euro’ya Cardhu içerken, eşlerimizin romun hakkı verilerek hazırlanmış Mojito’larına da sadece 7 Euro ödemiştik.
Tarık “Lonely Planet’in yazarı herhalde buraya hiç uğramamış” dedi. Gerçi onun için konuşmak kolaydı; buradan Makedonya’ya, annesi Feriha Hanım’ın (muhteşem lor tatlısı yapar) doğduğu Ohri’ye geçecektik ve Lonely Planet, Ohri için “tarih ve kültür ile bezenmiş dramatik güzellikte bir yer” diyordu.
Florina’dan Makedonya sınırı sadece 10 km. Makedonya’ya girdiğinizde karşınıza ilk çıkan şehir Bitola veya bizim bildiğimiz adıyla Manastır. Manastır bu aralar “Elveda Rumeli” dizisi sayesinde ülkemizde tekrar pek tanınır oldu, oysa Manastır, Osmanlı zamanında çok önemli bir şehirdi. Hatta Makedonya’nın şimdiki başkenti Üsküp’den bile daha önemli bir şehirdi. Bunu şehrin şimdi restoran ve barlarla dolu olan ana caddesi Ulica Marşal Tito boyunca uzanan eski konaklardan görmek mümkün. Bu binaların birçoğu o zamanlar Manastır’da konsoloslukları bulunan Avrupa ülkelerinin diplomatları tarafından kullanılmış ve hâlâ şehrin görkemli geçmişine tanıklık ediyorlar. Osmanlı’nın 400 yıl önce inşa ettiği camilerin kubbe ve minareleri eski şehre hâlâ hakimler. Eski çarşının etrafındaki yüzlerce dükkan ile zamanın durduğu bu Osmanlı şehri de, önünde Florina’ya kadar uzanan kendi adını taşıyan ovanın en kuzeyinde sırtını bir daha yaslamış.
8 bin yıldır yaşam var
Manastır’ın kuzeyi oldukça dağlık. Ohri’ye sonbahar renklerinin bütün ihtişamıyla boyadığı ormanlarla kaplı bu dağların arasından iki saatte ulaşılıyor. Yol geniş ve rahat, ancak işaretleme çok kötü, çoğu kavşakta yönünüzü tahminen bulmak durumunda kalıyorsunuz.
Ohri gerçekten “dramatik güzellikte bir yer.” 294 metre derinlikteki dünyanın en eski göllerinden birisinin kenarında kurulmuş. Buralarda 8 bin yıldır yaşam var: 9. yüzyılda ilk Slav üniversitesi Ohri’de kurulmuş. Tepedeki kaleden göle doğru inen eski şehir çok iyi korunmuş, daracık sokaklar küçük meydanlara açılıyor. Bu meydanlardan birisindeki Sveta Sofija kilisesi freskleri ile ünlü. Osmanlı zamanında cami olarak kullanıldığında üstü örtülen freskler bu sayede çok iyi korunmuş. Şehrin ana meydanında 800 yıllık bir dev ağacın içinde vaktiyle berber dükkanı varmış.
Makedonya yeme içme konusunda diğer Balkan ülkeleri kadar zengin değil. Buralarda ne Sarajevo’daki muhteşem Boşnak börekleriyle köfteleri, ne de Yunanistan’ın kuzeyindeki meze sofralarını bulamıyoruz. Ama Ohri o kadar güzel ki, gezmeye doyamıyor, kıyıdaki cafè’lerden birisinde oturup güneşin karşı sahilde, Arnavutluk’ta yükselen dağların arkasında kayboluşunu seyrederken içkilerimizi yudumlamak istiyoruz. Ama vakit geç, karanlık basmadan, Yunan vizeleri tek girişli olduğu için Florina’da bıraktığımız arkadaşlarımızın yanına dönmemiz gerekiyor. “Buraya daha fazla vakit ayırmalıydık” derken sevgili arkadaşımız Ayşe Terzioğlu “Benim babam da buralı, Tetovolu, ama oraya gitmedik” diye söyleniyor. Tetovo, yani Kalkandelen, Üsküp’e yakın, başka bir seyahate kalacak. Ama Balkanlar gezmekle bitmeyecek kadar zengin ve keyifli, üstelik bize çok yakın ve tanıdık. Tetovo’yı da bir Üsküp gezisinin yanına memnuniyetle katarız.
Bunları yapmadan dönmeyin
n Florina’da nehir kıyısındaki konakların arasından vadi boyunca gezinti yapmayı ihmal etmeyin. Konaklardan birisindeki To Varosi şehrin en iyi restoranı.
n Florina’ya 50 km. uzaklıktaki Prespes gölü 800 m yükseklikte, Arnavutluk, Makedonya ve Yunanistan tarafından paylaşılıyorlar. Buradaki To Liakoto oteli açık mutfağı, dev şömineleriyle tam bir butik otel. (0030-23850-51200)
n Günbatımı muhteşem, dünyanın bir ucundaymışsınız hissini veriyor.
n Ohri’nin 29 km. güneyinde, Arnavutluk sınırındaki Sveti Naum manastırı göl kenarındaki bir tepenin üstünde. Manastır, bahçesindeki tavuskuşlarıyla ünlü. Tepenin hemen altında çağlayan bir nehir göle kavuşuyor. Hotel Sveti Naum manastırın bir parçası ve civarın belki de en iyi oteli.
www.hotel-stnaum.com.mk (00389-046-283080)
Dikkat: Makedonya’ya araba ile giderseniz, Yunanistan vizenizin dönüşte tekrar giriş yapacağınız için çok girişli olmasına dikkat edin. Yunanistan’da Pazar günleri benzinciler kapalı oluyor.
n Estonya’dan Arnavutluk’a kadar bütün Doğu Avrupa ülkeleri için en iyi rehber kitaplar Bradt tarafından yayınlanıyor. www.bradtguides.com
Nerede kalınır?
Florina
u Hotel Lingos
0030-23850-28322
www.hotel-lingos.gr
Manastır (Bitola)
u Hotel Epinal
00389-047-224777
www.hotelepinal.com
Ohri
u Vila Sveta Sofija
00389-046-254368
www.vilasofija.com
u Vila Lucija
00389-046-265608
Dramatik güzellikte bir yer
Haberin Devamı