Gün batalı birkaç saat olmuş, İmparator Qianlong tebdil-i kıyafet çıkmış birkaç arkadaşı ile sokaklarda geziyor. Çin yılının son akşamı, yol kenarında tüccarlar oturmuş geçtikleri yılın hesaplarıyla meşgul oluyorlar. İmparator ve arkadaşları acıkıyor, ama heyhat, sarayda değiller ve yemek yiyecek bir yer bulamıyorlar. Sonra nedense kapısında fenerleri hâlâ yanmakta olan bir şarapevi buluyor ve içeri giriyorlar. Küçük müessesenin sahibi Wang Ruifu bu iyi giyimli üç misafiri kim olduklarından haberi olmadan üst kata alıyor ve en iyi yemeklerini ikram ediyor. İmparator yemeklerden çok memnun kalmış olmalı ki “Restoranının adı ne?” diye soruyor, Wang omuzlarını silkeliyor, o zaman restoranların adlarının olması pek âdetten olmadığı için, “Adı filan yok” diye mırıldanıyor. İmparator da hâlâ kim olduğunu belli etmeden “Madem ki gecenin bu saatinde açık olan tek yer seninkiydi, adı da ‘Du Yi Chu’ (Tek Yer) olsun” diyor.
Wang’ın, üç misafir yemeklerini bitirip kendilerini Pekin’in karanlık sokaklarına attıkları zaman arkalarından bakıp ne düşündüğünü bilmek zor. Ama birkaç gün sonra İmparator’un sarayından üzerinde kendi el yazısıyla yazılmış bir “Du Yi Chu” tabelası geldiğinde gözlerinin faltaşı gibi açıldığı kesin. Du Yi Chu’da İmparator Qianlong’un yürüdüğü koridorlar yıllarca ayak izleri kaybolmasın diye silinmemiş, ta ki komünizm ile restoranın idaresi devletin eline geçinceye kadar. Ama Du Yi Chu hâlâ dünyada en iyi dim-sum yiyebileceğiniz restoranların başında olarak mutlaka gidilmesi gereken bir yer.
AĞIzda erİyen kuzu etlerİ harİka bİr sürprİzdİ
Dim sum bir nevi Çin mezesi veya tapas’ıdır, “kalbe dokunuş” anlamına gelen adı gibi amacı aslında yemek öncesi kalbinize şöyle bir dokunmaktır. Ancak son yıllarda ana yemek halini almıştır. En önemli dim sum, “shaomai” buharda pişirilip küçük hasır sepetlerde servis edilen içleri doldurulmuş bohça şeklinde hamurlardır. Ama hamur deyip geçmeyin, Du Yi Chu’da önünüze gelen dim sum’ların hamurları en usta Antepli baklava ustalarını bile kıskandıracak incelikte, zar gibi açılmışlar. İçleri ayrı ayrı sebze, karides ve kuzu eti ile doldurulduktan sonra bir çiçek gibi kapatılmışlar. Çin mutfağında kuzu eti görmeye alışık olmayan bizler için o enfes hamur bohçasının içindeki tandır kıvamındaki ağızda eriyen kuzu etleri harika bir sürprizdi. Ama daha sonra Pekin sokaklarında küçük ızgaralarda kuzu çöp şişler yapıp satan Uygurları görünce kuzunun Pekin mutfaklarındaki varlığına şaşmamak gerektiğini anladık.
Sokak demişken, Du Yi Chu’nun bulunduğu Qianmen Caddesi ünlü Tiananmen Meydanı’nın hemen güneyinde ve Pekin’in belki de en hoş caddesi. Meydanın kuzeyindeki İmparatorluk Sarayı’nı (Yasak Şehir) gezdikten sonra Du Yi Chu’da birkaç dim sum yiyip Qianmen caddesinde dolaşabilir, Yunhong mağazasından chopstik’lerinizi, ipek seviyorsanız kendinizi cennette sanacağınız Ruifuxiang’dan da ipek kumaşlarınızı alabilirsiniz.
Pekİn’de ördek yemeden sakIn dönmeyİn
Madem Pekin ve yemek diyoruz, tabii ki Pekin ördeği de yemeden dönmemeniz gerekir. Oradaki Pekin ördeği başka bir hayvan olmalı ki, pek ördek sevmeyen yazarınız bile parmaklarını yiyerek ördek ile arasındaki husumeti Pekin’de giderdi. Nerede mi derseniz, Pekin ördeğinin en ünlü adreslerinden birisi şehirde birkaç şubesi olan Da Dong. Kapsamlı şarap listelerine rağmen siz ördeğinizi gene de bir Tsingtao veya şehrin yerel birası Beijing eşliğinde yiyin, çünkü sadece ördek değil, Çin yemeklerinin neredeyse hepsiyle bira harika gidiyor. Pekin ördeği için bir adres daha var, ama birkaç hafta sabredin, çünkü o restoranda şimdiye kadar yediğim en iyi Çin yemeğini yedim ve haliyle kendi başına bir yazıyı hak ediyor.
Peki, oraya kadar gitmişken Çin Seddi’ni görmedin mi derseniz, tabii ki gördüm. Ne kadar resmini görürseniz görün, hiçbir şey sizi Çin Seddi’ni görmeye hazırlayamaz, ama onu da başkası anlatsın, bu Pekin’de yiyip içmeyle ilgili bir yazıydı. Zaten Qianmen Caddesi’ndeki ipek mağazasını Ruifuxiang’ı da (bütün iyi kocalar gibi) sevgili eşim Lale’nin ısrarıyla içeriye girdikten sonra çok etkilendiğim için bu yazıya ekledim.
Dim sum’un efsanevi hikayesi
1752 yılında bir Pekin akşamı
Haberin Devamı