Buenos Aires'deki futbol ateşi

Dünyanın büyük futbol şehirleri vardır. Biz İstanbulumuzu da bunların arasında saymaktan hoşlanırız. Gerçekten de üç büyük futbol kulübüne ve Fenerbahçe-Galatasaray gibi dünyanın sayılı derbilerinden birisine sahip olan İstanbul futbol konusunda çok iddialı bir şehir. Avrupa'da şampiyonluk kazanmış üç büyük futbol kulübüne sahip şehir sayısı çok azdır. Güney Amerika'da ise durum oldukça farklıdır. Kıtanın büyük metropolleri olan Sao Paulo, Rio de Janeiro ve Buenos Aires gibi şehirlerde dörder, beşer, "büyük" kulüp vardır. Hele Buenos Aires tam bir futbol şehridir.

Aslında Buenos Aires'e tam bir futbol şehri demek de haksızlıktır. Bisiklete binenlere, koşanlara her daim rastlamak mümkündür. Arjantinliler futbol dışında rugby ve polo'da da çok iyiler. Buenos Aieres'in nüfusunun çoğunluğu İspanyol olmasına rağmen ikinci büyük etnik grup olan İtalyanların sayısı da onlara yakındır. Ama Arjantinliler, bu köklerine rağmen İngiliz gibi davranmaktan da pek hoşlanırlar, futbol dışında rugby ve polo gibi sporlardan hoşlanmaları da ondandır. Buenos Aires'in zengin muhiti Palermo'daki Campo Argentino de Polo'da bir polo maçına giderseniz hem at sırtında oynanan bu ilginç sporu izleme fırsatını bulursunuz, hem de "Buenos Aires aristokrasisi"nin İngiltere'yi bu sıcak iklime nasıl taşıdığını izlersiniz.



Çılgın taraftarların şarkıları adeta konser gibi


Buenos Aires’in İstanbul'a inat 3 değil "5 büyükler"i var. İkisini herkes biliyor, River Plate ile Boca Juniors. Bu ikisinin arasındaki "Superclassico" dünyanın en ateşli derbilerinden biri. Boca'nın takımı, bizim Fenerbahçe Stadı misali mahallenin tam ortasında yükselen çok dik tribünlü ve harika atmosferli La Bombonera adı verilen stadları var. Renkleri sarı-lacivert. Rivayete göre kulüp kurulduğunda iş renklere gelince kavga çıkmış. Sonunda limana gelen gemilerden ilkinin bayrağını kulübün renkleri yapmaya karar vermişler. Gelen gemi bir İsveç gemisiymiş, böylece Boca Juniors bizim Fenerbahçe ile renkdaş olmuş. Boca'da dolaşırken duvarlarda Kadıköy'deki "Fenerbahçe Cumhuriyeti" gibi "La Republica de la Boca" yazılarına rastlayabilirsiniz.

Başkentin 5 büyüğünün diğer ikisinin rekabeti de River Plate ile Boca'nınkinden aşağıBuenos Airesdeki futbol ateşi kalmıyor. Geçen yıl ne yazık ki küme düşen Independiente, Güney Amerika Şampiyon Kulüpler Kupası "Copa Libertadores"i 7 defa ile en çok kazanan takım. Ezeli rakibi ise Fransız göçmenlerin takımı ve çok ateşli taraftara sahip Racing. Ama ateşli taraftar diyince sıra Buenos Aires'in en hoş takımına geliyor: "El team de Papa", yani Papa'nın takımı San Lorenzo de Almagro! San Lorenzo'nun taraftarını seçimlerden sonra Youtube açılırsa izlemelisiniz. Ben canlı izledim, 90 dakika şarkı söyleyip, dans eden 30-40 bin kişi. En az 20 besteleri var, konsere gelmiş gibi oluyorsunuz. Kulüp adını fakir Boedo mahallesinin çocuklarının futbol oynayabilmesi için kilisenin bahçesini açan papaz Lorenzo Massa'dana alıyor.
En büyük taraftarlarından birisi de Arjantinli Papa Franciscus. Geçen sezon şampiyon olunca amblemlerinin üstüne meleklerin kafalarının üstündeki gibi bir hale eklediler. Taraftarlarının içindeki en büyük uhde ise Copa Libertadores'i kazanmamış olan tek takım olmaları...

Stada nasıl gidilir?


Türk Hava Yolları her gün Sao Paulo üzerinden Buenos Aires'e uçuyor. Uzun bir uçuş, ama nefis yemekler, iyi servis ve sayısız film seçenekleriyle oldukça çabuk geçiyor. Buenos Aires'de maça gitmek isterseniz tangol.com sitesinden biletinizi alıp, rezervasyonunuzu yaptırabilirsiniz. Sizi otelinizden alıp futbol hastası bir rehber eşliğinde stada götürüp, maçtan sonra otele geri getiriyorlar.

Muhteşem et ve şarabın şehri

Haberin Devamı


Yeme içme tutkunlarınına gelince onları Arjantin’de iki şey ilgilendirir: Buenos Aires’den Patagonya’ya kadar uzanan uçsuz bucaksız çayırlarda, Pampa’larda yetiştirilen sığırların muhteşem etleri ve And Dağları’nın eteklerindeki bağlardan elde edilen ve bu etlerin yanına pek yakışan Malbec üzümünden yapılan şarapları. Denemelerimiz Buenos Aires’de bu ikili için en ideal iki yerin El Obrero ve La Brigada adlı iki parilla olduğunu gösterdi. La Boca’daki El Obrero şehrin en ünlü parilla, yani et lokantalarından. Her tarafı Boca Juniors başta olmak futbol takımlarının bayrakları ve Maradona başta olmak üzere futbolcuların ve takımların resimleriyle dolu olan basit dekoru da, atmosferi de çok hoş. Ojo de bife, yani antrekot ile Chorizo sosisi muhteşem! La Brigada ise iki katlı, yukarıya çıkan merdiven duvara yapışık. Duvarda gene futbol formaları, takım resimleri, gene Maradona, kaşkollar. Aralarında bir Galatasaray atkısı gözüme çarpınca "böyle bir futbol şehrinde tabii ki Galatasaray atkısı olacak" diyip gülümsedim, tabağımdaki T-Bone steak bir anda sanki daha lezzetlendi.

DİĞER YENİ YAZILAR