Dört belediye başkan adayı ellerinde tokmaklarla dört ahşap tahta bira fıçısının başına geçmişlerdi. Yapacakları iş aslında kolay görünmesine rağmen ustalık gerektiren bir işti. Ellerindeki tokmaklarla bir vuruşta fıçıların musluk yerlerini açacak, muslukları takıp bekleyen halkın bira içmesini sağlayacaklardı. Ortaçağlarda halkın birasız ve ekmeksiz kalmamasını sağlamak belediyelerin asli görevleri arasındaydı. Münih belediyesi bu görevi hâlâ ciddiye alıyor olmalıydı, çünkü bahsettiğimiz olay 1959 yılında Bavyera’nın başkenti Münih’in belediye başkanlığı seçim kampanyasının bir parçasıydı. Dört adaydan Vogel maharetli bir vuruşla fıçının tıpasını açarken diğer üç adayın fıçıdaki birayı bekleyen halkın üstüne fışkırtmış olmalarının seçim sonuçlarını ne kadar etkilemiş olduğunu bilemeyeceğim, ama Vogel kazandığı 1959 seçimlerinden sonra uzun yıllar Münih belediye başkanlığı yaptı.
Avrupa’nın neredeyse tam ortasında Alp dağlarının Bavyera’nın uçsuz bucaksız ovalarına yerini bıraktığı yerde kurulmuş olan Münih, Avrupa’nın bira başkentidir. Bavyera’da binden fazla bira üreticisi bulunur ve Bavyeralılar kişi başına yılda 200 litreden fazla bira içerler. En çok birayı da önümüzdeki iki hafta içinde içecekler, çünkü Münih’te 17 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında dünyanın en meşhur bira festivali, Oktoberfest var. Münih’in şimdiki belediye başkanı Christian Ude dün önündeki tahta bira fıçısına iki defa vurduktan sonra ilk bardak birayı bardağına doldurdu. Çok kısa bir konuşma yaptı: “O’zapft is! Auf eine friedliche Wiesn!“ (Bira akıyor, barış içinde bir çayıra içelim) ve bira akmaya başladı.
Festival boyunca 6 buçuk milyon litre tüketilecek
İki haftalık Oktoberfest boyunca 6 milyon kişi Theresienwiese’deki bira çadırlarını ziyaret edecek ve iki hafta içinde 6 buçuk milyon litre bira içilecek. Oktoberfest’in tarihi 1810 yılına dayanıyor. Bavyera veliaht prensi Ludwig ile Therese von Saxe-Hildburghausen’in düğününde Münih’in biraz dışındaki bir çayırda at yarışları düzenlenmiş. O kadar eğlenilmiş ki bunun her yıl yapılmasına karar verilmiş. Düğünün ve ardından festivalin her yıl yapıldığı, binlerce kişilik bira çadırlarının kurulduğu Theresienwiese, yani “Therese’nın çayırı” da adını gelin hanımdan alıyor. Münih belediyesi 1819 yılından sonra festivalin düzenlenmesini üstlenmiş. Oktoberfest’in Münih şehrine ekonomik katkısı inanılmaz boyutlarda, 2010 yılındaki festivalde yerli ve yabancı turistlerin harcadıkları para tam 830 milyon avro!
Oktoberfest’te sadece hâlâ Münih belediye sınırları içinde üretim yapmakta olan 6 bira şirketi, Augustinerbräu, Hacker-Pschorr, Hofbräu, Löwenbräu, Paulaner ve Spatenbräu çadır kurabiliyor. Bu bira şirketlerinin hepsi üretimlerini Münih’te yaptıkları gibi şehrin içinde dev birahaneleri de bulunuyor. Özellikle Hofbräuhaus her biraseverin mutlaka en az bir kere gitmesi gereken bir bira cenneti. Oktoberfest çadırlarının genellikle ortasında veya en hakim noktasında her birinin heybetli bira göbekleri olan müzisyenlerden oluşan bir orkestra bulunur. Çaldıkları müzik evinizde asla dinlemeyeceğiniz bir müziktir, ama itiraf etmeliyim ki, elinizdeki kocaman bardaktan biranızı yudumlarken oldukça iyi gidiyor. Çadırlarda uzun tahta masalar ve banklar bulunur. Deri şort giymiş Almanlar ve bu ortamda kendilerini Alman zannetmeye başlayan turistler şarkılar eşliğinde kocaman bardaklarını havaya kaldırıp sağa sola sallanmaya başlarlar.
Özellikle açık renkli olanları yani Helles cinsini tercih edin
Bira servisini Bavyera’nın milli elbiselerini giymiş çoğu genç, bazıları orta yaşlı Fräulein’lar yapar. Ve her bir ellerinde altışar, yedişer bira bardağı taşırlar. Bardaktaki biranın bir litre, yani bir kilo, boş kalın cam bardağın da bir o kadar olduğunu hesaplarsanız, bu genç ve orta yaşlı kızların bu işi nasıl bu kadar güler yüzlü yapabildiklerine şaşarsınız. “Mass” adı verilen litrelik dev bardağınızdaki bira serin, köpüğü üstünde, ışıl ışıldır. Lezzetine gelince, bira seviyorsanız, dünyada içebileceğiniz en lezzetli biralardan birini içmek üzeresinizdir.
Münih biralarında Pilsner biralara oranla şerbetçiotundan çok maltsı, ekmeksi bir tat ön plana çıkar. Renkleri Pilsner biralara göre biraz daha açıktır, zaten Münih’te bira ısmarlarken “Helles”, yani “açık renkli” diye sipariş verilir. Oktoberfest’te geleneksel olarak eskiden Mart ayında yapıldığı için Märzen adı verilen biraz daha yüksek alkollü bir bira içilirdi, ama son yıllarda onun yerini “Helles” almaya başladı. Oktoberfest’te en büyüğü 10 bin kişilik Hofbräu çadırı olan çadırlarda aynı anda 100 bin kişi bira içebiliyor. Bu kadar insan bu kadar bira içince Oktoberfest’in tuvalet sisteminin de olağanüstü şartlara hizmet etmesi gerekir. Nitekim erkek tuvaletlerindeki (hayvanların su içtikleri yalaklara benzeyen) pisuvarların toplam uzunluğu tam 878 metredir. “Festivalleri olmayan bir hayat, üzerinde han olmayan uzun bir yol gibidir” demiş eski Yunan’da bir filozof. Doğru söze ne denir ki?
Biranın su gibi aktığı festival
"Oktoberfest"
Haberin Devamı