’Başkan şu anda biraz sarhoş’

Nakagawa asla içkili olmadığını, sarhoş gibi davranmasının nedeninin içtiği öksürük şurubu olduğunu açıkladı...

Haberin Devamı

Son G7 zirvesinde Japonya Maliye Bakanı Shoichi Nakagawa’nın konuşurken dilinin dolanması ve bakanın garip hareketlerde bulunması bir skandala yol açmıştı. Nakagawa asla içkili olmadığını, sarhoş gibi davranmasının nedeninin içtiği öksürük şurubu olduğunu ısrarla açıkladı. Ama herhalde pek inanan olamadı ki, Japon bakan kabinenin ‘öhö’ diye öksürük sesleri arasında istifa etmek zorunda kaldı.
Shoichi Nakagawa şüphesiz içki ile derde giren ilk politikacı değildi. Şanssızlığı belki de sarhoş halini G7 zirvesinde sergilemek olmuştu. Oysa iş kapalı kapılar ardında olsaydı belki de istifa etmesine gerek kalmayacaktı. Aynı Richard Nixon gibi. ABD başkanı sonunda Watergate skandalı yüzünden istifa etmek zorunda kaldı, ama istifasından kısa bir süre önce Beyaz Saray’daki teyp kayıtlarına yakalanan bir olay (iki binli yıllarda olsaydı) daha erken istifasına neden olabilirdi. İngiltere Başbakanı Edward Heath 1973 Arap-İsrail savaşı ile ilgili görüşmek üzere Başkanı arayınca Henry Kissinger, “Acaba daha sonra arayabilir mi, başkan şu anda biraz sarhoş” cevabını vermek mecburiyetinde kalmıştı.
Aslında politikacılar ve alkol birlikteliği denilince akla ilk gelen isim Winston Churchill olur. Ama bu İngiltere’nin efsanevi başbakanının hep sarhoş gezdiğinden filan değildir. Onu yapan Rusya’nın komünizm sonrası ilk lideri olan Boris Yeltsin idi. Yeltsin’in votka sevgisi daha Moskova belediye başkanı olduğu günlerde dillere destandı. Yeltsin, votkayı fazla kaçırdığında zaten kırmızı olan yüzü kan portakalı rengini alır, dili ağzında büyüdüğü için söyledikleri anlaşılmazdı. Zaten o safhada söylediklerinin pek önemi de kalmazdı; hatta yanındakiler belki de söyledikleri anlaşılmasın diye dua bile ederdi.

İÇKİYİ SARHOŞ OLMAK İÇİN DEĞİL KEYİF ALMAK İÇİN İÇEN CENTİLMEN

Boris Yeltsin’in akılda en kalan performanslarından biri devlet başkanı olarak yaptığı bir İrlanda ziyaretinde uçakta devirdiği votkalar yüzünden uçağın merdivenlerinden aşağıya yuvarlanmasıydı. Zar zor ayağa kaldırıldığında ise kendisini karşılamak için orada bulunan askeri bandoyu kendisini bir anda orkestra şefi sanarak yönetmeye kalkışması ise resmi ziyaretler tarihinin en hoş anlarından biri olarak kayda geçti.
Ama biz Churchill’e dönelim, çünkü o içkiyi sarhoş olmak için değil, keyif almak için içen bir centilmendi. Bol miktarda içmesine rağmen saçmaladığına pek rastlanmamıştır. Bazı şeyleri abartmak Churchill’in tabiatında vardı. 18 yaşındayken babasına yazdığı bir mektupta “Uyarılarınızı dikkate alarak bir daha tütün kullanmayacağıma söz veririm” diyen genç Winston daha sonraki yaşamı boyunca tahminlere göre 200 bin civarında puro içmiştir.
Winston Churchill’in alkol ile olan ilişkisi de çok erken başlamıştır. 19. yüzyılın sonlarında Güney Afrika’daki Boer savaşını takip etmek için savaş muhabiri olarak görevlendirildiğinde yola yanına 18 şişe viski, 36 şişe şarap ve 6 şişe konyak alarak çıkan Churchill ileriki yıllardaki yaşam tarzı ile ilgili bir fikir vermiştir. Ellili yıllarda, başbakanlığının son yıllarında şerefine yemek verecek olan Suudi Arap kralının ‘Yemekte içki olmasın’ isteğine “Benim hayat felsefem her yemekten önce, yemekten sonra ve mümkünse yemek aralarında bir kadeh içki içmektir” diye cevap veren Churchill sadece kahvaltıdan önce içki içmemek konusunda tutucuydu.
Alkolün zararlarına gelince, onu da doksanlı yaşlarında ölmeden önce yaşam felsefesine yakışır bir şekilde çözmüştür:
“Ben hayatım boyunca alkolden, alkolün benden aldığından daha çok şey aldım.”
Churchill ne yazık ki bütün İngiliz politikacıları için iyi bir örnek olmamıştır. Yetmişli yılların dışişleri bakanlarından George Brown bir Peru ziyareti sırasındaki bir davette kırmızı elbiseli birisiyle dans etmeye kalkınca şu cevabı almış: “Hayır, dans edemeyiz. Birincisi siz sarhoşsunuz, ikincisi çalan müzik bir vals değil, Peru milli marşıdır ve üçüncüsü de ben bir hanımefendi değil, Lima başpikoposu Kardinal filancayım!” Brown daha sonra gene sarhoş iken başbakan Wilson’a bağırınca durumunu “yorgunluk ve duygusallık” ile izah ederek istifa etmek zorunda kalmıştı. Hiç değilse bir daha karınız size çok içki içtiğinizi söylediğinde hiç olmazsa ona bir devlet adamı ciddiyeti ile cevap verebilirsiniz.

DİĞER YENİ YAZILAR