Haberin Devamı
Atina’da bir restoranda yediğim yemek, bana yerel lezzetlerin önemini hatırlattı. Antalya’daki Barut Lara Oteli bünyesindeki Tirmis Restoran da, leziz ve yerel mönüsüyle bu coğrafyada yaşadığımız için şanslı hissettiriyor.
Akropolis’in eteklerindeki Vintage wine bar & bistro’ya gittiğimizde doğrusu böyle bir mönü görmeyi beklemiyordum. Atina’nn eski şehrinde tavernalaryla ünlü Plaka semtinin kenarndaydık.
Ama mönünün üstünde “A very special menu from Cassandra region of Halkidiki” yazıyordu. Halkidiki, Selanik’in güneyinde Ege Denizi’ne doğru üç parmak şeklinde sarkan yarımadalara verilen ad; parmakların en batısında olan ise Cassandra. Yemekler sadece bu yarımadanın ürünleriyle hazrlanmışlardı ve abartmadan söyleyebilirim ki her biri birbirinden lezzetliydi. Cassandra’nın keçi peyniri ve aromatik yaban yeşilliklerle başladıktan sonra marine edilmiş yerel sebzeleriyle devam edip, üç farklı buğday risottosu üstünde nefis süt kuzusu pirzolaları ile final yaparak bu coğrafyada yaşadığımıza bir kere daha şükrettik.
Nihayet yerel lezzetler öne çıktı
Aslnda ilginç bir deneyimdi, çünkü bu yemek seyahati arkadaşımız sevgili Müge Akgün ile bizi daha iki hafta önce Antalya’da yediğimiz benzer bir yemeğe götürdü. Gastronomi dünyada son yıllarda sürekli bir değişim içinde. Tabir-i caiz ise sürekli yeni akımlar “moda” oluyor ve insanlar bu moda olan yemeklerden, mutfaklardan hoşlansalar da, hoşlanmasalar da kendilerini akıntıya teslim olmak zorunda hissediyorlar. 90’lı yıllarda bir Pacific Rim, fusion fırtnası esti. Avustralya bu akımın yıldızı oldu. Sonra hayatımıza benim nedense haz almayı pek beceremediğim moleküler mutfak ortaya çıktı. İnsanlar en iyi örneklerinin İspanya’da olduğu bu restoranlara gidebilmek için aylar öncesinden rezervasyon yapmaya başladılar. Şimdi ise, Tanrı‘ya şükürler olsun, yöresel malzemelerle pişirilen yemekler var. Yani gittiğiniz restoran Antalya’da ise sadece Antalya ve çevresindeki ilçeler, arkasındaki tepeler ve bağlarda yetişen ürünlerle yapılan yemekleri yiyorsunuz. Aynı Barut Lara Oteli’nde bulunan Tirmis Restoran’da yapıldığı gibi.
Ahmet Barut otellerinde “her şey dahil” sistemini baştan yaratmaya soyunmuş. Odalar 5 yıldızlı otel kalitesinde. Farklı restoranlardan canınız hangisini isterse “her şey dahil” gidebiliyorsunuz. Barlarında kokteylleri “gerçek” içkilerle yapyorlar, 12 yıllık de luxe içkileri de her şey dahil içebiliyorsunuz. Yöresel yemekleriyle bizi Atina’daki bir masadan Antalya’ya götüren Tirmis Restoran, Lara’daki otellerindeki kayda değer bir yenilikleri.
Ödüllü şeften Ramazan’a özel leziz mönüler
Anadolu Yakası’nın en prestijli oteli Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel, bu yıl Ramazan Ayı’nda misafirlerini Saray Mutfağının lezzetleri ile buluşturuyor. Ödüllü Şef Mehmet Yalçınkaya’nın hazırladığı özel mönülerde, zahterli kuzu tandırdan demir hindili yaprak sarmaya, otlu peynirli sultan böreğinden bademli dana çeşidiyeye kadar ne ararsanız mevcut... (Kişi başı fiyat içecek dahil 140 TL ve 160 TL aralığında)
Yüzünüzü gülümseten şiş köfte...
Tirmis, Antalya’da sokaklarda satılan ve yerlilerin bayıldığı bir sokak lezzeti. Erdal Usta ve ekibinin hazrladığı mönü, bakarken bile iştah açıp “Bunu yemeliyim” dedirten yemeklerle dolu. Başlangıçlarda Manavgat susam tahini ile hazırlanmış hibeş, Feslikan yaylasının eteklerinden toplanmış turp otu, Istanazı usülü ev eriştesi (bu harikaydı) iyi bir hazırlık oluyor. Sonra karşınıza Elmalı leblebisi püresi yatağında süt kuzusu silkme gibi çok lezzetli bir yemek çıkıyor. Antalya’nın kömür ateşinde pişirilmiş ünlü şiş köftesi ise tahinli piyaz eşliğinde geliyor ve yüzünüzü gülümsetiyor.