ABD’nin en tanınmış bira markası Budweiser, yaklaşan başkanlık seçimi öncesi adını değiştirdi, artık raflarda “America” olarak satılacak.
Kutu ve şişe Budweiser’lerde “America”, “Biraların Kralı” ibaresinin yerini de Birleşik Devletlerin Latince “e pluribus unum”, yani “bir çok (milletten) tek (millet)” sloganı alacak.
Amerika Kasım ayında yapılacak olan seçimlere kilitlenmiş durumda. Seçmenlerin önüne iki sıradışı aday çıkacak gibi görünüyor. Bir yanda Hillary Clinton ilk kadın başkan olmak için yarışırken, Cumhuriyetçi Parti Clinton’un karşısına ülke tarihinin en eksantrik adaylarından birisini, Donald Trump’ı çıkaracak. Trump’ın seçim kampanyası çok renkli geçiyor. Trump, Meksikalıları sınıra çekilecek Çin Seddi’ni aratmayacak bir duvarla ülkelerinde tutmaktan Müslümanlar’ın Amerika’ya girişini neredeyse yasaklamaya kadar birçok dahiyane fikirler üretiyor. Bunlar bir yandan kendisiyle alay edilmesine neden olurken, öte yandan milliyetçi Amerikalıların küçümsenmeyecek bir oranından destek görmesini sağlıyor.
Benim yazılarım politikayla ilgili değil, ya yeme-içmeyle, ya da seyahatle ilgilidir. Bu hafta konuya Amerikan seçimlerin girmemin nedeniyse Kasım ayındaki başkanlık seçimlerine şimdiden bira karışmış olması. Ülkenin belki de en tanınmış birası Budweiser, Kasım ayına kadar “America” markasıyla çıkacak. Bu Trump’ın “Amerika’yı tekrar büyük yapma” sloganı kadar iddialı bir değişiklik. Kutu ve şişe Budweiser’lerde Kasım ayına markanın yerini aynı yazı karakteriyle “America”, “Biraların Kralı” ibaresinin yerini de Birleşik Devletlerin Latince “e pluribus unum”, yani “bir çok (milletten) tek (millet)” sloganı alacak.
Bir biranın “America” diye satılmasına ve bu biranın da Budweiser olmasına itirazların gelmesi tabii ki çok sürmedi. Her ne kadar Budweiser’in üreticisi Anheuser Busch bu değişikliğin nedeninin seçimlerden çok Rio de Janeiro Olimpiyatları ile ilk defa Amerika’da yapılacak olan Copa America (Güney Amerika ülkeler kupası) olduğunu açıkladıysa da pek ikna edici olamadı. Şirketin başkan yardımcısının “Önümüzde uzun yılların en milliyetçi, en Amerikan yazı var, bu dönemde sporcularımıza destek olmalıyız” açıklaması da Donald Trump’ın bazı açıklamaları gibi dudaklarda gülümsemelere neden oldu. Çünkü hedefin Kasım’a kadar seçim kampanyalarında Amerika’yı dinleyecek olan seçmenlerin America içmeleri olduğu bariz.
Trump’ın elinde bir şişe America olabilir
Anheuser Busch, 1865 yılında Eberhard Anheuser’in küçük bira fabrikasına kendisi gibi bir Alman göçmeni olan Adolphus Busch’un ortak olmasıyla ortaya çıktı. O yıllarda ülkeye yeni gelmeye başlayan Alman göçmenleri gittikleri şehirlerde bira üretiyor ve bunların satıldığı aynı Almanya’daki gibi devasa bira bahçeleri kuruyorlardı. Adolphus Busch bu rekabete St Louis’deki fabrikasıyla katılmış. Marka, 70’li yıllardan sonra Amerika’nın en çok satılan birası olmuş ve 2008 yılında tam 52 milyar dolar nakit paraya Belçika’nın dev bira şirketi InBev’e satılmıştır.
Başka bir Alman göçmeni Donald Trump karşıtlığıyla tanınan Washington Post gazetesi “America” birasına karşı çıkanların da başında geldi. Gazete tabii ki “madem Amerika’ya bu kadar meraklıydınız bu kadar Amerikan bir markayı neden Belçikalılar’a sattınız” imasında bulunduktan sonra Amerika’da artık çoğu çok iyi biralar yapan 4 bin 100 tane bira üreticisi varken neden Budweiser “America” olsun diye sormadan edememiş. Şirketin kurucusu Adolphus Busch ne derdi bilemem, ama o da doğrusu pek Amerikan milliyetçisi değilmiş. Evde aile arasında Almanca konuşulmasına dikkat eden Busch, İkinci Dünya Savaşı’nda da Almanya’nın mı, yoksa Amerika’nın mı yanında olduğunu tam olarak belirtmemiş.
İşte hiç değilse seçimlere kadar “America” adıyla ülkenin birası olmaya soyunan Budweiser’in hikayesi bu. Yakında Donald Trump’ı elinde bir şişe America ile görürsek şaşırmayalım.