Yoksul akrabaya zekât verilebilir

Haberin Devamı

* DÜNDEN DEVAM

Tüm ihtiyaçlarından fazla olarak nisap denilen belli ölçüde artı malı bulunmayan kimseye fitre ve zekât verilebilir. Kişinin ana babasına, büyük ana babaları ve öz çocuklarına, torunlarına fitre ve zekât verilmez. Bunun dışında kalan yoksul akrabaya verilir. Kardeş, amca, dayı, teyze gibi yakın akraba içinde fakir kimseler varsa fitre ve zekâtı bunlara vermek daha makbuldür. Bilindiği üzere ne mal kalır, ne mülk, ne para, ne pul... Sağlığımızda Allah için yapacağımız yardımdır asıl bize kalan, ruhumuza sermaye olan...

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un bir kesimi büyük bir sel felaketine maruz kaldı. Azgın sel suları, otomobilleri, koca koca TIR’ları önüne katıp denize götürdü. Resmi açıklamaya göre 30’un üzerinde kişi hayatını kaybetti. Kayıplarla beraber bu sayı 40’ı geçer. Bu felaket olayını Allah’ın intikamı görenler var. Esasında Allah’ın intikamı değil, yasalara aykırı işler yanında Allah’ın buyruğunu da dinlemeyen rantçılardan, düşüncesiz hareket eden insanlardan doğanın intikamı, derelerin öfkesidir bu. Niçin dere yatağına ev yaparsınız, niçin oralarda yapılaşmaya izin verirsiniz? Ve niçin o yerlerde gidip oturursunuz? İşte oraya bina yapanlar da o binalara ruhsat verenler de verilmesine göz yumanlar da o yerlerde gidip oturan veya iş kuranlar da suçludur.

Daha birkaç yıl önce Alibeyköy’de benzeri bir felaket yaşanmıştı. Orası ıslah edildi, sorun kalmadı. Ondan ibret alınsaydı, Ayamama deresi de ıslah edilecek, kaçak yapılar temizlenecek, yağmur sularından oluşan selin önü tıkanmayacaktı. Ama yapılmadı ve yaşananlar yaşandı. Artık suçlu aramanın da anlamı yok. Olay olmuş bitmiş, geri döndürülemez. Bu tür olaylarda gönül birliği yapıp yaralarımızı sarmamız, birbirimize destek olmamız gerekirken siyasiler de olayı siyasi ranta çevirme peşine düştüler. Bir parti diyor ki ruhsatı sen verdin, öteki parti diyor ki hayır bu ruhsat senin zamanında verilmiş. Bu suçlamalar millete ne kazandırır? Geçmişle uğraşmanın yararı ne? Artık bundan sonrasına bakmamız, böyle felaketlerin bir daha yaşanmaması için gereken tedbirleri elbirliğiyle almamız gerekir. Yoksa bu suçlamalar, insanları tedirgin ediyor. Yeter artık bu kavgalar bitmeli. Şu mübarek günlerde kavgaya değil, barışa koşmalıyız. Çünkü bu milletin barışa şiddetle ihtiyacı var. Barış sevinç ve huzur getirir, kırıcı sözler, dalaşmalar gazap, kin ve nefret doğurur.

DİĞER YENİ YAZILAR