Yesevi ve Hacı Bektaş hakkında asılsız yorumlar

Haberin Devamı

SORU: Bir yazınızda Bektaşilikle ilgili bilgi verirken “... niyaz (namazın yerini alan yalvarma)”dan bahsetmiştiniz. Namazın yerini başka bir şeyin alması mümkün mü? Bir arkadaşım bu konuda şunları söyledi: “Ahmet Yesevi, Lokman-ı Perende, Hacı Bektaş gibi yol önderleri namaz ibadetini zamanla iyice genişletmişlerdir. Mesela Ahmet Yesevi, dergahında musikiyle, aşk ve raks halinde ibadet edermiş. Aleviler de cem yaparlar. Namazı niyazla bütünleştirip kıyam, kıraat, rükû, secde, tespih, tehlil, tevhit, zikir, aşk ve raks halinde ibadet, musikiyle ibadet, Kur’an okuma, Hz. Muhamed’i ve Ehl-i Beyt’i anma gibi unsurları kendi cemlerinde uygularlar. Yani cem, bu yolda gidenlerin namaz yorumudur.” Acaba sizin bu konudaki düşünceniz nedir?

CEVAP: Yazımı dikkatle okuduğunuz takdirde sonradan Bektaşiliğe sokulan düşünceleri aktardığımı görürsünüz. Bektaşiliğin prensiplerini açıklayan o yazımın ikinci kısmında şöyle demiştim: “Bektaşilikte dört kapı inancına bağlı dört inanç daha vardır: İbadet (Allah’ın birliğini içtenlikle kabul etme), niyaz (namazın yerini alan yalvarma), adak (dergaha verilen para, koyun gibi armağanlar), vuslat (mutlak güzellik olan Allah’a ulaşma). Bektaşiliğin önemli kavramlarından ikisi de tevella ve teberradır. Tevella, Peygamber soyunu sevmeyi, teberra da Ehl-i Beyt düşmanlarına düşman olmayı ifade eder.

Bektaşi inancı zamanla Anadolu’da yayıldıkça Şii inancından, İran’dan veya İran üzerinden gelen Mani, Mazdek ve Buda öğretilerinden, eski Yunan, Roma ve Türk dinlerinden bazı unsurların, hatta Hitit, Lidya ve Frigya inançlarından kalıntıların da eklendiği çok renkli bir mozaik halini aldı. Şerbet yerine şarap içilmesi, evlenmeme (mücerret kalma), şeriatın haram saydığı birçok şeyi mubah sayma (ibahe), hurufilik (harf ve rakamların birtakım gerçeklerin simgesi olduğu) inancı hep Bektaşiliğe sonradan girmiş inançlardır.”

Hacı Bektaş-ı Veli’de asla dinin özüne aykırı şeyler yoktur. Ahmet Yesevi’de ise hiç yoktur. Ne raks vardır, ne çalgı. Zikir, zikr-i erre, mezar gibi penceresiz yerlerde erbain (kırk çıkarma) vardır. Kolay şey değildir. Sonradan yapılan eklemeler, saptırılan yorumlar bu büyük insanları bağlamaz ve onlara eksiklik ve kusur getirmez. Siz bu konuda merhum Prof. Dr. Esat Coşan’ın kitaplarını okuyun.

DİĞER YENİ YAZILAR