Almanya’dan yazan bir okurum, kayınvalidesinin Alzheimer hastası olduğunu, yatırdıkları hastanede ellerini ve ayaklarını zincirle bağladıklarını belirtiyor. Bu durumu görünce, kendisi ve eltisi dönüşümlü olarak hastaya bakmaya karar veriyorlar. Sonunda eltisi pes ediyor. Kendisi de dayanamayacak hale geliyor. Ancak Allah katında hesap veremeyeceğinden korktuğunu ifade ediyor. Türkiye’de bulunan kızları da annelerine bakmak istemiyor. Hasta da sürekli olarak “beni atmayın” diye ağlıyor. Hastanın kocası da ilgilenmiyor. Aslında bu duruma düşmüş olan kayınvalide, vaktiyle büyük gelinine çok kötülük yapmış. Okurum, “Kendisini akıl hastanesine yatırmak zorunda kalırsak bunun vebalinden kurtulabilir miyiz” diye soruyor.
Cevabım şudur: Hanımefendi elbette sizin durumunuz güç. Ama elinizden geldiğince hastaya yardım ederseniz Allah da hem bu dünyada hem öbür dünyada sizi ödüllendirir. Vicdanınıza danışın, ona göre hareket edin. Kocanız annesine bakmak zorundadır ama sizin öyle bir mecburiyetiniz yok. Bakarsanız elbette büyük sevap var. Ama kocanız bakmazsa günah işlemiş olur. Herhalde en uygun olan, kayınvalidenizi iyi muamele göreceği, bakımının güzel yapılacağı bir bakımevine yerleştirmektir. Almanya’da böyle bakımevleri var. Araştırın, güzel bir bakımevine yerleştirin. Yoksa bu şekilde devam ettirmeniz güç. Aile düzeninin bozulmaması da elbette çok önemlidir. Allah size sabır versin.
Gerekli bir açıklama
Birkaç gün önce bir okurumun, iki secde arasında yaptığı dua hakkındaki sorusu üzerine, o duadaki kelimenin “vecburni” değil “ve ecurni” olabileceği belirtmiştim. Hadisin kaynağına bakınca sorulan kelimenin doğru olduğunu anladım. Kaynaklarda Peygamberimizin iki secde arasında, “Allahummagfir li varhamni vacburni vehdini varzukni” şeklinde dua ettiği belirtiliyor. Duanın anlamı: “Allahım beni bağışla, bana acı, beni düzelt, ıslah eyle, beni doğru yola ilet ve beni (lütfunla) rızklandır.”
Hadis metninde geçen “ucburni” kelimesinin kökeni olan cebr, düzeltmek, ıslah etmek, onarmak, teselli etmek ve zorlamak anlamlarına gelir. Bu kökten yapılmış sıfat kipi olan cebbar, Allah’ın güzel isim sıfatlarındandır. İstediğini zorla yaptıran anlamı yanında ıslah eden, düzelten, umut veren anlamı da vardır. Eski dilimizde kullanılan cebire, kırık ve çıkık organ üzerine sarılan tahtalar (modern deyimiyle alçı) demektir. Sorusuyla bu açıklamayı yapmama neden olan Ebu Naim Halil’e teşekkür ederim.
Vicdanınızın sesine göre hareket edin
Haberin Devamı