Umre’ye giden bir okurdan mektup

Haberin Devamı

Okurum Ali Zengin’in umre yapmak üzere gittiği Kabe’den aldığı feyiz ve huzuru belirten mektubunu okurlarımla paylaşmak istedim: Kabe tüm etkileyiciliğiyle tam karşımda duruyor. Binlerce insan tevhidin merkezinde tavaf halinde. Mahşerdeki gibi beyazlar içindeler. Huzura kabul edilmeyi bekliyorlar. Eğer kendisinden memnun olunan kullardan değilsek halimiz nasıl olur diye korkuyorlar. Kabulü umuduyla O’nun evinde, O’na misafiriz. Hep birlikte ağlıyoruz. Gözyaşım Kur’ân’ın meali üzerine damlıyor. Süleyman Ateş’in ilminden, kalbinden, beyninden ve ihlas dolu imanından çıkmış Türkçe Kur’ân okuyorum, Kabe’ye karşı. Her ayet, her kelimeyle bütün varlığım sarsılıyor. Her şeyi sorguluyorum. Pişmanlıklarım yakamı bırakmıyor. Yaşamım boyunca işlediğim her günahı, yaptığım her hatayı, kalbini kırdığım her insanı bir bir hatırlıyorum. Günahkâr her kul gibi korkuyorum. Nasıl pişmanın nasıl hem de... Şimdi hepsi burada olsalardı da Kabe’nin önünde, Allah’ın huzurunda hepsinden özür dileseydim, kırdığım kalplerini onarsaydım diye düşünüyorum. Pişmanlığımı O’na sunup, halimi O’na arz ediyorum. Yardıma benden daha çok kim muhtaç... Kendimi O’nun bağışlamasına terk ediyorum. Yaratılmış her şeyin huzurunda küçüldükçe küçülüyorum. Küçülmekten zevk alıyorum.

Rükû’dan her doğrulduğumda Kabe’yi görüyorum. Orada... Kalbimi doğruyor keskin bir bıçak. Canım yanıyor. İçim eriyor. Hızla doğrulup her rükûdan bir an önce Kabe’yi görmek istiyorum. Bir şey, bir güç tüm varlığımı ele geçirmiş gibi. Teslim olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Kabe beni içine alıyor. Tavaf namazlarını hep Türkçe kılıyorum. “O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeyi kabul edendir.” Bir ve tek olan, eşi ve benzeri bulunmayan, yerlerin, göklerin, arasındakilerin ve benim Rabbim olan Allah’tan durmaksızın mağfiret diliyorum. Kalbimi tertemiz bir imanla doldurmasını istiyorum. Sonra Kur’ân’a sarılıp uyuyorum. Kabe’nin önünde uyku halindeyken ölüp, Kur’ân’nın şahitliğinde cennete gidebilmeyi murat ediyorum. Biliyorum ki bütün evren beni gördü ve yüce yaratıcı beni duydu. Bu duygusallığı, bu uhrevi ortamı yaşamamda katkınız ve üzerimde hakkınız çoktur. Şahit olarak Allah yeter ki, Türkçe Kur’ân ve Türkçe namazda çok şey buldum. Mealinizi iki defa kutsal topraklarda hatim ettim. Bunları bilmeniz hakkınızdır diye düşündüm. Kabe’yle ilk karşılaştığım o müthiş anı anlatmaya ise benim gücüm yetmez. Allah herkese kısmet etsin. Ben umredeydim...

DİĞER YENİ YAZILAR