Sezar’ın hakkı!

Haberin Devamı

SORU: Hikâyeyi bilirsiniz: Hz. İsa’yı denemek için O’na, “Romalılara vergi vermek caiz midir?” diye sorarlar (Matt: 22.17). Hz. İsa kendisine sorulan sorunun amacını bildiği için onlara “Vergi ödediğiniz parayı bana gösterin” der. Kendisine gösterilen dinarın üzerindeki resme bakarak, “Bu resim kimin?” diye sorar. “Resim Sezar’ındır” cevabını alınca, İsa “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin” diye cevap verir. Hz. İsa, bu sözleriyle daha sonraki yıllarda Hıristiyan dünyasının temel prensiplerinden olmuş bir kuralı da ortaya koymuştur: Tanrı’yı ve devleti birbirinden ayırmıştır. Bu iki otorite yani Tanrı ve Sezar (devlet), farklı konularla ve farklı kanunlarla çalışırlar. Dinin ve devletin birbirinden ayrı olduğu ve 2 bin yıl önce konulmuş olan bu kural maalesef Müslüman dünyasında mevcut değildir. Kutsal ve sürekli olanla (Tanrı) geçici olanın (insan) kurallarının, bizzat insanın gelişmesi için birbirinden ayrı olması gerekir. Çünkü insanoğlu geçicidir. Bu sebeple insanoğlunun tabi olduğu kuralların da zamana göre değişip gelişmesi, bizzat insanın gelişmesi için gereklidir. Dolayısıyla toplum düzenini korumak için 1400 yıl önce, o zamanın şartlarına göre yapılmış olan kuralların dünya durdukça geçerli olacağını düşünmek insan yapısına ve Tanrı anlayışına da aykırıdır. Çünkü Tanrı’ya bilgiyle ulaşılır. Bu konudaki görüşlerinizi açıklamanız bizler için çok faydalı olacaktır. (İbrahim T. Tüzün/New York)

Bedeni ruhtan ayıramazssınız

CEVAP: Evet, Hıristiyanlık için dediğiniz doğrudur. Hıristiyanlığın dünyaya ilişkin düzenleyici hukuk kuralları pek yoktur. Ama İsa zamanında Hıristiyanlar hukuk düzeni olarak Tevrat yasalarını kabul etmişlerdir. Çünkü bizzat İsa kendisinin, kitabı kaldırmak üzere değil uygulamak üzere geldiğini vurgulamıştır. Yani Hz. İsa, yeni bir din koyucu değil, önceki dinin kurallarını, dinin ruhuna uygun olarak uygulayıcı bir din bilgini rolünde görünmektedir. Hz. İsa’nın o sözünden de din ve dünya ayrılığı anlamı çıkmaz. Zira aleyhtarları İsa’yı devlet aleyhinde bir terörist gibi göstermeye ve onu yakalatıp mahkûm etmeye çalışıyorlardı. Soru da öyle masum bir soru değildi. Hz. İsa, o soruyu soranın amacını bildiği için devlet aleyhinde olmadığını kaydetmek üzere kendisinin insanları Hakk’a çağırmaya çalıştığını belirtmek istemiştir. Ama İslâm; ruh-madde, fizik-metafizik, dünya-ahiret bütünlüğü içinde dini sunmaktadır. Bedeni ruhtan veya ruhu bedenden ayıramazsınız. Kur’ân’da Allah’a yönelmeye, ibadete, namaza, oruca ilişkin hükümler yanında pekâlâ zina edene, hırsızlık edene, düzeni bozana, katile, caniye cezalar da belirlenmiştir. Hz. Peygamber, Tanrı elçiliği yanında kurduğu devletin de başkanı, yöneticisidir. Bu gerçeği nasıl göz ardı edeceksiniz? 1400 yıllık bir zaman aralığında kocaman bir İslâm hukuku oluşturulmuştur.

* DEVAM EDECEK

DİĞER YENİ YAZILAR