“Senin görevin duyurmaktır”

Haberin Devamı

SORU: Kâfirun Suresi ve Bakara Suresi 256. ayette dinde zorlama olmadığı söylenirken Tövbe Süresi 5’inci ayette, “Onları bulduğunuz yerde öldürün. Namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın” buyuruluyor. Yine Tövbe Süresi 29’uncu ayette, “Kitap ehlinden küfre sapan ve hak dini, din edinmeyenlerle cizye verecekleri zamana kadar savaşın” buyurulmuştur. Buna dayanarak Kur’ân eleştiricileri, İslâm’ın zor kullanılarak kabul ettirildiğini söylüyorlar. Peygamberimizin döneminde haksız yere saldırılıp ganimet toplanıldığı, köle ve cariye esirlerin alındığı gayrımeşru savaşlar oldu mu? (Göker Önen)

CEVAP: İslâm’da zorlama olmadığı birçok yerde olduğu gibi Bakara Suresi 256. ayette de vurgulanır. Savaşın ancak saldırganlara karşı olacağı belirtilir (Bakara: 190). Tövbe Suresi’nin 29. ayeti genel değil, 23 yıl boyunca İslâm ile boğuşmuş, yanmaya başlayan İslâm ışığını söndürmeye çalışmış, Müslümanlara Mekke’de yaşama özgürlüğü tanımamış Mekke ve yöresi müşrikleri hakkındadır. Zaten sure, geneliyle Mekke müşrikleriyle ilgilidir. Bu ayeti, bağlamından koparıp manalandırmak yanlıştır. Yoksa “Dileyen inansın, dileyen inkâr etsin” (Kehf: 29), “Sen zorlayıcı değilsin, senin görevin sadece duyurmaktır” (Şûra: 48) ayetlerinin ve benzerlerinin anlamı kalır mı?
“Eğer onlar(saldırıya) son verirlerse artık haksızlardan başkasına düşmanlık yoktur” (Bakara: 193) denmesi, haksızlık etmeyenlere, saldırmayanlara düşmanlık edilmeyeceğini vurgulamaktadır. Enfal: 93/39’ncu ayeti de aynı prensibi belirtmiştir, “Son verirlerse” cümlesi müşriklerin, tövbe edip inanıncaya, namazlarını kılıp zekâtlarını verinceye kadar müşriklerle savaşmayı emreden ayetler, Müslümanlara karşı saldıran ve Hudeybiye Barış Antlaşması’nı çiğneyen müşrikler hakkındadır, bütün müşrikleri kapsamaz. Ayetler arasında geçen cümleler, bunların o saldırgan müşrikler hakkında olduğunu gösterir: “Ancak antlaşma yaptığınız müşriklerden, (antlaşma şartlarından) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve size karşı hiç kimseye arka çıkmayanların antlaşmalarını, kendilerine tanıdığınız süreye kadar tamamlayın” ayetinde antlaşmalarını bozmayıp sözlerinde duran, Müslümanlara saldırmayan, onlara saldıranlara yardım etmeyen müşriklere saldırılmayacağı belirtildikten sonra şöyle buyuruluyor: “Ve eğer ortak koşanlardan biri güvence dileyip yanına gelmek isterse onu yanına al ki Allah’ın kelamını işitsin, sonra onu güven içinde bulunacağı yere ulaştır.”

DİĞER YENİ YAZILAR