‘Rabbin seni yoksul bulup zengin etmedi mi?’

Haberin Devamı

* DÜNDEN DEVAM

Gerçek fakirlik, kişinin nefsi için değil Allah için olmasıdır. Bunun için de bütün nefis arzularını, hırsını, tamahını atmak, içinde Allah düşüncesinden başka bir şey bırakmamak gerekir. Bütün ruhunu Allah sevgisi kapladığı ve Allah’tan başka hiçbir şeye eğilimi kalmadığı zaman insan, gerçek fakirlik derecesine ermiş olur. Fakirliğin bu derecesi, servet sahibi olmaya engel değildir. Çünkü önemli olan mal yokluğu değil, mal sevgisinin ruha egemen olmaması, malın varlığıyla yokluğunun bir olmasıdır. Bu durumda olan kişiye mal yokluğu zarar vermediği gibi varlığı da zarar vermez. Allah’ın elçilerinin ve peygamberlerinin çoğu zengin, hatta devlet başkanı, hükümdar oldukları halde fakirliğin zirvesinde bulunmuşlardır. İbrahim Aleyhisselam mal ve sürü sahibi, Hz. Davud ve oğlu Hz. Süleyman kraldılar. Peygamberimiz de önce fakirken sonra Hz. Hatice ile evlenmekle servete kavuşmuş, Medine’ye hicretten sonra da İslâm devletinin hükümdarı olmuştur. Yüce Allah, ona olan bu nimetini hatırlatmak için “Rabbin seni yetim bulup barındırmadı mı? Seni şaşkın bulup doğru yola iletmedi mi? Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?” (Duha: 6-8) buyurmuştur.

Peygamber’in halifeleri Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’e, dünyanın her yanından oluk oluk mal ve para aktığı halde fakirlikten çıkmamışlar, malı kendi keyif ve hevesleri için değil, Allah rızası için harcamışlardır. Onların fakirlikleri servet içinde olmuştur. Çünkü gerçek fakirlik, daima Allah’a muhtaç olduğunu, varlığı dahil her şeyinin gerçekte kendisinin değil Allah’ın olduğunu bilmektir. Kulun temel ve ayrılmaz sıfatı fakirliktir. Zenginlik ise Allah’ın temel ve ayrılmaz sıfatıdır. Fakirliğin hakikati, dünya sevgisini içinden çıkarmak, malı kendisine mal etmemek, verenin de alanın da Allah olduğunu bilmek, O’nun lütfundan da kahrından da memnun olmak, kalbini dünya sevgisiyle doldurmamak, Allah’tan başka hiçbir şeye, ne mala, ne mevkiye, ne dünya adamlarının desteğine, ne de herhangi bir dünya varlığına ihtiyaç duymamaktır. Böyle insana malın varlığı zarar vermez. Allah ahiret nimetlerini olduğu gibi dünya nimetlerini de böyle kulları için yaratmıştır.

* DEVAM EDECEK

DİĞER YENİ YAZILAR