"Namazı kılın zekâtı verin, rükû edenlerle eğilin"

Kuran'da namazın ayrıntısı yoktur. Yalnız ana hatlarıyla namazın nasıl kılınacağı anlatılır. "Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle (Allah'ın huzurunda eğilenlerle) beraber eğilin" (Bakara: 43) ayetinde rükû edilmesi yani Allah'ın huzurunda saygı için eğilenlerle beraber öne eğilinmesi emredilir

Haberin Devamı

Soru: Kuran-ı Kerim'de namazın nasıl kılınacağı hakkında ayrıntı var mıdır?

Cevap: Kuran'da namazın ayrıntısı yoktur. Yalnız ana hatlarıyla namazın nasıl kılınacağı anlatılır. "Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle (Allah'ın huzurunda eğilenlerle) beraber eğilin" (Bakara: 43) ayetinde rükû edilmesi yani Allah'ın huzurunda saygı için eğilenlerle beraber öne eğilinmesi emredilir. Bu namazın rükûunu gösterir. Toplum, rükûnun ne demek olduğunu, rükû edenlerin namaz için öne eğilenler anlamına geldiğini bildiği için bu konuda ayrıntıya girilmemiştir.

Hac Suresi'nin 26. ayetinde, "Bir zamanlar İbrahim'i Beyt(Kabe'n)in yerine kondurmuş(ve ona şöyle emretmiş)tik: Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve tavaf edenler, ayakta duranlar, rükû ve secde edenler için evimi temizle" buyurulmak-ta, Bakara 125. ayette de Allah'ın, Kabe mabedini yapan Hz. İbrahim ve İsmail'e, "Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için evimi temizleyin" emrettiği bildirilmektedir. Bu ayetler de Hz. İbrahim'den beri namazın, ayakta durma, rükû ve secdeye varma şeklinde kılındığını gösterir.

"Allah'a tevekkül et"
Kuran'ın ilk inen suresi olan Alak Suresi'nin son kısmında, namaz kılmakta olan Peygamber'e, secde ederek Allah'a yaklaşması emredilmektedir: "9- Gördün mü şu men edeni? 10- Namaz kılarken bir kulu (namazdan)? 11- Gördün mü, ya o (kul) doğru yolda olur, 12- Yahut kötülüklerden korunmayı emrederse? 13- Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar yüz çevirirse? (O zaman bu yaptığı kendisi için iyi mi olur?) 14-Allah'ın (daima kendisini) gördüğünü bilmedi mi (o)? 15- Hayır, (olmaz böyle şey), eğer bundan vazgeçmezse (onu) perçem(in)den yakalar(ateşe sürükler)iz, 16- O yalancı, günahkâr perçem(den). 17- O zaman (o gitsin) de meclisini (adamlarını) çağırsın. 18- Biz de zebanileri çağıracağız. 19- Hayır, ona boyun eğme, (Rabbine) secde et ve yaklaş."

"Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve geceleyin uzun zaman O'nu tespih eyle (şanının yüceliğini an)" (Müzzemmil: 26). Bu ayetler de secdenin, namazın en temel öğesi olduğunu gösterir. Şuara Suresi'nde Hz. Peygamberin, mescitte namaz kılanlar arasında ayakta durarak, rükûya vararak ve secde ederek namaz kıldığı belirtilmektedir: "217- Galip ve esirgeyen Allah'a tevekkül et. 218- O, seni görür, namaza durduğun zaman, 219-Ve secde edenler arasında eğilip doğrulurken" (Şuara: 217-219). Demek ki ayetlerde namazın temel öğeleri olan ayakta durma, rükûya varma ve secde etme açıkça anlatılmıştır.

Müzzemmil suresi
Ancak ayrıntıya girilmemiştir. Buna gerek yoktur. Çünkü hitap edilen toplum, namaz ibadetinin yabancısı değildi. Onlarda, hatalı da olsa namaz vardı. Bu ibadet bütün ilahi dinlerde vardır. Musa dininde de, İsa dininde de vardır. Şimdi bu ayetlerde namazın üç temel öğesi anlatıldı. Bir öğe kaldı, o da Kuran okuma. Namazın en temel öğesi okuma ve duadır. Müzzemmil Suresi'nin 20'nci ayetinde Kuran okumanın, namazın öğesi olduğu belirtilir:

"Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah, sizin onu sayamayacağınızı (zamanı hesap edip gecenin belli saatlerinde kalkamayacağınızı) bildiği için sizi affetti. Artık (namaz kılarken) Kuran'dan kolayınıza geleni okuyun (ne kadar kolayınıza gelirse o kadar okuyun.) Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar bulunacağını bilmiştir. Onun için Kuran'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için verdiğiniz hayırları, Allah katında verdiğinizden daha hayırlı ve mükafatça daha büyük bulacaksınız. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."

Yarın: İlk dönemlerde farzlar ikişer rekât olarak kılınırdı.

DİĞER YENİ YAZILAR