SORU: Pantolonla veya bol bir eşofman altıyla namaz kılmamızın bir mahzuru var mı? Sünnetle farz namazlarını ara vermeden peş peşe mi kılmalı? Namaz kılarken kadının kolunun dirseklerine kadar açık olması sorun yaratır mı? Camide namaz kılmak isteyen bayanların erkeklerin göremeyecekleri bir yerde bulunmaları şartı var mı? (M.A.)
CEVAP: Pantolonla namaz kılmakta sakınca yoktur. İnsanın yükümlü olduğu namaz, farz namazdır. Sünnetler nafiledir. İşi olan, acelesi olan sadece farzı kılmakla yetinebilir. Önemli olan huzurla kılmaktır. Huzurlu kılınan 2 rekât namaz, huzursuz kılınan bin rekâttan hayırlıdır. Sünnetle farz arasında biraz ara vermenin sakıncası yoktur. Hatta daha iyidir. İmamı Azam’a göre dirseklere kadar kadının kolunun açık olması namaza engel değildir. Çünkü köylü kadınlar kollarını çemirleyerek iş yaparlar, ekmek yaparlar, tezek yaparlar. Kadınların namaz kılarken erkeklerden kaçmalarına, onların görmeyecekleri yerde namaza durmalarına gerek yoktur. Endonezya’da kadın erkek aynı mescitte arada bir perde falan olmadan namaz kılarlar. Peygamberimiz zamanındaki uygulama da böyleydi. Yalnız kadınlar erkek saflarının arkasında bulunurdu. Erkek saflarının arasına karışmazlardı. Ama arada perde veya ayrı bölme yoktu.
Din gününün maliki nedir?
SORU: Fatiha Suresi’nin 4’üncü ayetinde, “din gününün maliki” diyor yüce Allah. Bildiğim kadarıyla bu ayet, kıyametteki hesap gününü anlatıyor. Öyleyse neden “din günü” diyor. Din günü demekle hesap günü demek aynı anlama mı geliyor? (N.K.)
CEVAP: Din, ceza ve mükâfat anlamına gelir. “Din gününün maliki” yani insanların davranışlarına göre cezalandırılacakları veya ödüllendirilecekleri, herkesin eyleminin tam karşılığını alacağı ahiret günüdür. İşte oranın tek sahibi, padişahı O’dur. Gerçi dünyada da malik O’dur ama insanlar kendi kendilerine krallar padişahlar üretmişler, onları gerçek sahip sanmışlardır. Mallarının mülklerinin de sahibi olduklarını zannetmişlerdir. Ama ahirette herkes anlar ki tek sahip ve malik, tek padişah Allah’tır. O hesap gününde hiçbir kral, hükümdar veya cumhurbaşkanı veya yüksek mevki sahibi, servet sahibi insanı cezadan kurtaramaz, yardım sağlayamaz. O gün hükmü geçerli olan tek padişah, gerçek hükümdar yüce Allah’tır. O gün bütün yaratıklar evrenin tek sahibinin Allah olduğunu hal diliyle ikrar eder ve O’na boyun eğerek haykırır.