SORU: Dinimizde mezar yeri ve mezarlık yaptırma var mı? Yoksa Arabistan’da olduğu iddia edildiği gibi cenaze gömüldükten belli bir zaman sonra üzeri çiğnenip dümdüz edilerek mevtadan eser kalmıyor mu? Mezar yeri ve mezarlık yapımı Hıristiyanlardan bize özenti olarak gelen bir alışkanlık mı? İslâm ülkelerinin hepsinde bizdeki gibi mezarlık var mı? (Dinçer Irmak)
CEVAP: Arabistan’da ve genellikle Körfez ülkelerinde mezarlara değer verilmez. Ölü gömülür, üstü düzlenir. Öyle kalır. Çiğnenip geçilme diye bir şey yok. Yalnız bir kabir, üç yıl sonra açılıp oraya yeni bir cenaze gömülebilir. Onun için Baki Kabristanı 1400 yıldan beri aynı büyüklüktedir. Oysa oraya dünyanın her yerinden getirilen ölüler gömülür. Her kabir muhafaza edilse onlarca Medine büyüklüğünde mezarlık olması gerekir. Ama bu durum Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde böyledir. Diğer İslâm ülkelerinde özellikle İran ve Irak’ta bizden daha çok kabre, kabristana önem verilir. İşin aslına bakarsanız mezarın üstünü toprakla örtmek ve toprağı biraz tümsek yapmak, belli olması için de başına bir ağaç veya basit bir taş dikmek güzeldir. Mezarın dümdüz yapılacağına dair rivayetler olduğu gibi tümsek yapılacağına dair rivayetler de vardır. Bizdeki ise İslâm’a aykırıdır. Nerede ise her mezar, anıt mezara dönüşüyor. Bu doğru değil. Mezarları böyle mermerle kaplatmak, bunun için büyük masraflar yapmak israftır, günahtır. Ayrıca ölüye hiçbir yarar sağlamaz. Bence en güzel mezar sade, gösterişsiz, tümsek toprak şeklinde olanıdır.
Önemli bir araştırma
DÜNYANIN en saygın üniversitelerinden Yale tarafından yapılan ve dünyanın en saygın bilim dergisi New Scientist’ta yayınlanan bir araştırmaya göre insan beyni Tanrı’ya inanmak için programlanmış. Hiçbir din eğitimi almamış 6-7 yaşındaki çocuklar bile dünyadaki her şeyin bir nedeni olduğuna inanıyor. Bu münasebetle Taşkın Tuna’nın evrenin yaratılışını kanıtlarıyla anlatan “Ol Dedi Oldu” kitabını okurlarıma tavsiye ederim. Okuduğum bu kitabın yazarını kutluyorum. Sadece kitabın ismini oluşturan cümleye bir itirazım var. Çünkü bu cümle ayetin çevirisidir. Ayetin doğru anlamı “Ol dedi oldu” değil, “Ol dedi oluyor, olmaktadır” şeklindedir. Çünkü yaratılış, olmuş bitmiş bir şey değil devam eden bir süreçtir. Allah’ın yaratma eylemi sürmekte, Halik (yaratıcı) sıfatı fonksiyonunu icra etmektedir ve edecektir.