Hz. Peygamber, Medine’ye hicret buyurduklarında, kente beş kilometre mesafede bulunan Kuba mevkiinde iki-üç gün kalmış ve orada kendisine bir namazgah yeri çevrilmişti. Daha sonra Kuba halkı, Peygamber’in namaz kıldığı yerde bir mescit yaptı. Onun izniyle soğuk, sıcak zamanlarda, gece vakitlerinde orada namaz kılarlardı. Kuba’da bir başka mahalle daha vardı. Sakinleri, Ganem ibn Avf Oğulları’ndandı. İkiyüzlü insanlardı. Bunların yanına, Peygamber’in yaman düşmanı olan Ebu Amir adlı kişi gelip giderdi. Cahiliyle döneminde müşrikken Allah’ın birliğine inanıp Hıristiyan olmuş, rahiplik makamına kadar yükselmiş olan Ebu Amir’in, Hazreçliler yanında büyük itibarı vardı. Peygamber’in Medine’ye gelmesiyle din liderliği elinden gittiğinden ona son derece düşman olmuş, Kureyş’e gidip onları, Müslümanlara karşı kışkırtmıştı.
Huneyn Savaşı’na kadar Peygamber’le mücadelesini sürdüren Ebu Amir’in, görünürde Müslüman olduğu anlaşılıyor. Çünkü Huneyn’de müşriklerin bozulmasıyla Şam’a giden bu kişi, Şam’dan Kuba’daki adamlarına, “Elinizden geldiği kadar kuvvet ve silah hazırlayın, benim için de bir mescit yapın. Ben Kayser’e gidiyorum. Onun yanından asker getirip Muhammed’i ve arkadaşlarını Medine’den çıkaracağım” diye bir mektup yazdığı rivayet edilir. Eğer Ebu Amir, Medinelilere kendisi için bir mescit yapmalarını yazmışsa Müslüman olduğu anlaşılır. Ayetten anladığımıza göre Kuba’daki ikiyüzlüler, gizli planlar kurmak, Müslümanlardan uzak bulunmak, Müslümanları bölmek ve Ebu Amir’in gelmesini beklemek için bir mescit yapmışlardır. Mescidi bitirince Allah’ın Elçisi’ne gelmişler, ilk Kuba mescidinin kendilerine uzak olduğunu, ihtiyar ve hastaların oraya gidemediklerini, sırf iyi niyetle bu mescidi yaptıklarını söylemişler ve teberrüken gelip mescidlerinde bir namaz kılmasını rica etmişler. O sırada Tebuk Seferi hazırlığı içinde bulunan Allah’ın Elçisi de, “Şimdi sefer hazırlığı içindeyiz. Seferden döndüğümde inşallah gelip namaz kılarım” demiş.
Hz. Peygamber, sefer dönüşünde Medine’ye doğru yaklaştığında onlardan bazıları gelip Peygamber’e, mescidlerinde namaz kılacağına dair verdiği sözü hatırlatmışlar. İşte o sırada “(Seferden geri kalanlar arasında) Zarar vermek, nankörlük etmek, müminlerin arasını açmak ve önceden Allah ve Elçisi’yle savaşmış olan(adamın gelmesin)i gözetlemek için bir mescit yapanlar da var. ‘İyilikten başka bir niyetimiz yoktu’ diye de yemin edecekler. Oysa Allah onların yalan söylediklerine şahittir” (Tövbe: 107) ayeti, o mescidi yapanların gerçek niyetlerini açığa çıkarmıştır. Peygamber de birkaç kişi gönderip bu mescidi yıktırmış ve yaktırmıştır. Böylece münafıkların bir hıyaneti daha ortaya çıkmış ve yıkılan mescitle birlikte son güçleri de yıkılmıştır. Ebu Amir de Şam’da Kınnesrin’de ölmüştür.
Mescid-i Dırar
Haberin Devamı