Melametilere göre zikrin mertebeleri

Haberin Devamı

* DÜNDEN DEVAM

Rivayete göre krallardan biri, zahidlerden birini meclisine almış, ona saygı göstermiş. Zahid, kralın kendisine itibar ve yakınlığını fark edince (itibar hırsından kurtulmak için) yemek ve bakla istemiş ve lokmaları büyük yaparak oburca yemeye başlamış. Kral onu böyle görünce gözünden düşürmüş ve ondan yüz çevirmiş. Zahid, “Seni benden çeviren Allah’a hamdolsun” demiş. Kimi de halka şarap içiyor zannını verip onların gözünden düşmek için şarap rengi bardakla helal içki içmiştir. Fakat fıkhen bunun da caiz olup olmadığı kuşkuludur. Ancak hal erbabı, kalplerinin düzelmesine yararlı görürlerse nefislerini, fakihlerin görüşlerine aykırı usullerle de tedavi ederler. Sonra kusur şeklinde görünen bu işlerini telafi ederler. Onlardan biri zühdle meşhur olup halkın kendisine yönelmesini ve itibarını görünce hamama girmiş, başkasının elbisesini giyip çıkmış. Yolda durmuş. Kendisini yakalayıp dövmüşler, elbiseyi geri almışlar ve “Bu soyguncudur” deyip artık kendisine itibar etmemişler.

Mevki hırsından kurtulmanın en güçlü yolu, halktan ayrılmak, kendisine değer verilmeyecek yere gitmektir. Çünkü insan, meşhur olduğu kentte halvete çekilirse uzletinden dolayı halk yanındaki itibarı daha da artar. Kendisi belki bu itibarı sevmediğini sanır ama aldanır. Gerçekte nefis, umduğunu bulduğu için dinmiş, yatışmıştır. Şayet halkın kendisine karşı düşünceleri değişip, kendisini kötülemeye ya da kendisine uygunsuz bir şey yapmaya kalksalar, nefsi bundan sızlanır hatta belki de özür dileyerek kuşkuları üstünden kaldırmaya çalışır. Belki kuşkuları atmak için yalana da başvurur. Böylece hâlâ onun, mevkiye ve saygı görmeye tutkun olduğu ortaya çıkar.

Melametilere göre zikrin dört mertebesi vardır: Dilin zikri, kalbin zikri, sırrın zikri, ruhun zikri. Ruhun zikri gerçekleşirse sır, kalp ve dil susar. Bu, müşahede zikridir. Sırrın zikri gerçekleşirse kalp ve dil susar. Bu da heybet zikridir. Kalbin zikri gerçekleşirse dil susar. Bu da nimetler zikridir. Kalp zikrden gafil olunca dil zikreder ki bu, gelenek zikridir. Bu zikirlerden her birinin afeti vardır. Ruh zikrinin afeti sırrın onu bilmesidir. Sır zikrinin afeti kalbin onu bilmesidir. Kalp zikrinin afeti nefsin ona vakıf olmasıdır. Nefs zikrinin afeti zikri görmek ve ona değer vermek yahut ona sevap aramak yahut bu zikirle makamlara ulaşacağını sanmaktır. İnsanların en değersizi de zikrini halka gösterip böylece halkın kendisine gelmesini ve saygısını sağlamak isteyendir.

DİĞER YENİ YAZILAR