1977 yılı sonlarında aldığım davet üzerine Almanya’nın Herne kentine gittim. O zamanlar birkaç işçimizin çabasıyla açılan mescitler ya bir işçi evinin odası ya bir köhne bir ev veya dükkândan bozma bir yerdi. Bir mağazanın bodrumundan ihtida ettirilmiş mescit de izbe bir mekândı. İşte Sadık Yılma bu mescitte imamdı, vaizdi, müftüydü. O zamanlar henüz dış ülkelerde din görevlisi kadroları yoktu. Bunlar benim başkanlığım sırasında alındı. Sadık Hoca, sadece namaz kıldırmakla yetinmiyor, Türk kültüründen kopmak üzere olan 8-15 yaşındaki çocukları topluyor, onlara okuttuğu Kur’ân dersleri yanında, din bilgileri, milli ve manevi duygular aşılıyor, yarışmalar düzenliyor, spor yaptırıyordu. Yalnızlıktan bunalanlar burada toplanıp ibadet ediyor, dertleşiyor, vatan hasreti gideriyorlardı. Orada tanıştığım bu değerli insanla dost olduk, kardeşçesine. Güzel konuşuyordu. İnsanlara yaklaşmasını bilen çekici bir kişiliğe sahipti. Cemiyetçi, milletini ve vatanını çok seven bir insandı.
Sadık Hoca, Eskişehir’de doğmuş, orada yetişmiş, Allah için dini görevler yapmış, sonra çağrı üzerine Almanya’ya gitmişti. Bir ara yayınla meşgul olmak üzere Türkiye’ye geldiyse de ailevi sebepler dolayısıyla tekrar Almanya’ya dönmek zorunda kaldı. Cenabı Hak herkesi bir türlü sınar. Sadık Hoca’yı da büyük bir sınava tabi tuttu. Banyo yaparken beyin kanaması geçirmiş, kendisini ziyaret edenler tarafından hastaneye kaldırılmıştı. Sağ tarafı felç olmuştu. Hafızası gayet güçlüydü fakat dilindeki zafiyet nedeniyle konuştukları zor anlaşılıyordu.
Dokuz yıl bu dayanılmaz hale sabretti. Hiç şikâyetçi olduğunu duymadım, görmedim. Hep Allah’a hamdederdi. Geçen aralık ayında Almanya’da kendisini ziyaret ettiğimde önünde hayat hikâyemi anlatan “Bir Ömür Böyle Geçti”yi okuyordu. Yabancı bir yerde böyle garip kalmaktansa çoluk çocuğunun içine dönmesini önerdim. Buna âdeta sevindi, “Evet ben Türkiye’ye dönmeliyim” dedi. Dönmesi için işlemleri yapılmış, martın 20’sinde dönmek üzere bilet de alınmış. Ama ondan önce ecel yetişmiş ve 15 Mart öğleden sonra Hakk’ın rahmet kucağına göçmüş. Böylece ruhu, bedeninden önce çok sevdiği vatanına geldi. Kendisi de bugün Eskişehir’de ebedî istirahatgâhına uğurlanıyor. Nur içinde yat, mekânın cennet olsun Sadık Hocam!
NOT: Bugünkü yazımı yakın dostum Sadık Yılma Hoca’nın vefatına ayırdığım için dünkü “Fetih Suresi ve Hudeybiye Seferi” başlıklı yazımın devamını yarın yayınlayacağım.
Mekânın cennet olsun Sadık Hocam
Haberin Devamı