Kurtuba Camii –2

Haberin Devamı

* DÜNDEN DEVAM

Dünyada en fazla sütuna sahip olan mabet, Kurtuba Camii’dir. 1419 sütun var. Sütunlardan oluşan 19 paralel yol, bu doğrultuya dik 36 adet yolu dik açıyla kesiyor. Sütunların çoğu granitten, bazıları da çeşitli taşlardan yapılmış. Sütunlar, tuğlalardan ve beyaz taşlardan meydana gelen kemerleri destekliyor. Kurtuba Camii’nin en güzel kısmı, mihrabı ve minberidir. Mihrap at nalı şeklindedir. Mihrap kemerinin dayandığı sütunlar eşsiz güzelliktedir. Caminin dış süsleri çok zarar görmüş olmasına rağmen iç süsleri hâlâ göz kamaştırıcıdır. Mabedin bir diğer özelliği de kemerlerin iki katlı olmasıdır. Bu özellik yalnız Kurtuba Camii’nde bulunmaktadır. Bu muhteşem caminin ortasına bir kilise yerleştirmek için 63 adet çok güzel sütun yıkılmış ve cami 1523’te katedrale çevrilmiş.

1894 yılında Almanya’nın Würzburg kentinde yayınlanmış olan ve Prens Salvador, Prof. Graus, Teolog Kirchberger, Baron von Bibra, bayan Threlfall tarafından hazırlanan “Spanien: İspanya” isimli eserde bu cami hakkında yazılanları sizlere aktarmak istiyorum: Tarık bin Ziyad kumandasında 711’de İspanya’ya geçince Cordoba’yı kendilerine başşehir yapan Müslümanlar, bu topraklara medeniyet getirdiler. Büyük bir saray, hastahaneler, medreseler yaptılar. Bunların yanında bir de büyük camia (üniversite) kurdular. Avrupa’da ilk kurulan üniversite budur. O zamana kadar Avrupalılar bilimde, teknikte, tıpta, tarımda ve medeniyette çok geri kalmışlardı.

Müslümanlar onlara ilim ve medeniyette hocalık ettiler. Endülüs İslâm devletini kuran I. Abdurrahman ibn Muaviye, Kurtuba’da çok büyük bir cami yaptırmak istedi. Bu caminin Bağdat’ta bulunan camilerden daha büyük, daha güzel ve görkemli olmasını istiyordu. Kurtuba’da bu işe en uygun arsayı seçti. Arsa bir Hristiyan’a aitti. İstenilen yüksek fiyatı ödeyip arsayı satın aldı. Caminin yapılmasına 785 yılında başlandı. I. Abdurrahman, her gün inşaatta amele gibi çalışıyordu. İnşaat malzemeleri doğunun çeşitli ülkelerinden getirtildi. Tahta kısımlar için Lübnan’ın en mükemmel ağaçları, başka yerlerden renkli mermerler, Irak’tan ve Suriye’den kıymetli taşlar, inci, zümrüt, fildişi bu araziye yığıldı. Her şey çok güzel ve çok boldu. Cami, ihtişamlı bir bina halinde yükselmeye başladı.

* DEVAM EDECEK

DİĞER YENİ YAZILAR