Kur’ân’da abdest

Haberin Devamı

SORU: Değerli hocam, ben Kur’ân çevirilerini karşılaştırdığımda sizin mealinizde “Ayaklar mesh edilir” deniyor, çoğu mealde ise “Topuğunuza kadar ayaklarınızı yıkayın” ifadesi yer alıyor. Benim anlamadığım Maide Suresinde yüzler ve dirseklere kadar eller yıkanacağı çok açıkken, yani mesh olayı yokken, neden ayak kısmında farklı tercümeler oluyor. Arap dili o kadar zengin midir ki? Ben sizin meali daha doğru buluyorum. Yalnız “yıkayın” diyenler neye göre yıkayın diyor? Yıkama ve mesh aynı ayette ayrı ayrı belirtilmişken bu kadar büyük tercüme farkı nasıl ortaya çıkar? (Halime Engin)

CEVAP: O mealleri yapanlar önyargılarla şartlanmış kimselerdir. Çoğu da zaten hiç Arapça bilmez. Şuradan buradan araklamadır. Bir kere âyette topuk kelimesi geçmiyor ki. “Topuklara kadar” densin. Ka’b ayaktaki aşık kemiğidir, topuk değil. Meal yapmaya soyunanlar, önceki meallerde topuk geçtiği için topuk diye tutturmuşlar.
Kim ne derse desin. Taberî, Kasimî gibi büyük müfessirler âyette ayakların mesih organı olduğunu söylüyorlar. Sözgelimi de bunu gerektirir. Bakın kardeşim su bulunmadığı takdirde âyette temiz toprağa meshedilmesi emrediliyor. Yıkama organı olan yüz ve el-kolların meshedilmesi emrediliyor. Ama mesih organları olan baş ile ayaklar mesihten düşüyor. Onlara teyemmümde meshedin denmiyor. Eğer ayaklar yıkama organı olsaydı teyemmüm durumunda onların da meshedilmesi emredilirdi. Daha bunun gibi pek çok delil vardır. “Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri” adlı eserime bakarsınız delilleri öğrenmek istiyorsanız. Ötekiler hep çarpıtmadır, vallahi billahi çarpıtmadır.

*****

Hatim kampanyası

SORU: Hocam, bizim camide hatim kampanyası başladı. Kim ne kadar cüz okumak istiyorsa hocaya bildirmesi gerekiyor. Bu hatim kampanyası bana pek doğru gelmiyor. Bunların amacı insanı Kur’an öğrenmeye teşvik mi? Yoksa gerçekten ne kadar çok hatim edersek o kadar çok sevap bağışlarız diyor hocamız. Bu ne kadar doğru? Hatim kampanyası diye bir şey olur mu? (Ali Can)

CEVAP: İşte dini böyle ölülere hatim okumaya eylemine dönüştürdüler. Peygamberimiz döneminde hatim okuma diye bir şey yoktu. O dönemde Kur’ân, ölülere bağışlanmaz, emirleri uygulanırdı. Ama sonra Kur’ân ölü kitabı haline getirildi. Ne kadar çok hatim yaparlarsa o kadar çok sevap bağışlarlarmış. Demek ki her hatimden kim bilir kaç kilo sevap alıyorlar? Bunlar din değil, gelenektir. Hatim kampanyası bid’attir, böyle şeyleri çıkarmak sevap değil, tersine kötü bir şeydir. Çünkü Hz. Peygamber, sonradan çıkan şeylerin (bid’atlerin) dinden sapma olduğunu buyurmuştur.

DİĞER YENİ YAZILAR