Kulluğun anlamı

Haberin Devamı

SORU: Kur’ân-ı Kerîm’e göre kul olmak ne demektir? (Osman Senai Arıkan)

CEVAP: Ubudiyyet (kulluk), Arapça abd: kul, köle, ubudiyyet, Allah’a kulluk demektir. “Ben insanları ve cinleri bana kulluk etmeleri için yarattım” (Zariyat: 67/56) ayeti, cinlerin ve insanların yalnız Allah’a kulluk için yaratıldıklarını vurguluyor. İnsan, olgunluk yaşına ermesinden itibaren ölümüne kadar Allah’a kullukla yükümlüdür. İnsanın asıl görevi kulluktur. Diğer işler, kulluğa kuvvet bulmak ve bunu rahat yapabilmek içindir. “Ve Rabbine kulluk et ki sana yakin gelsin (kesin bilgiye eresin)” (Hicr: 99) ayetiyle Peygamber ve dolayısıyla her ferde, kesin bilgiye ulaşabilmek için Allah’a kulluk etmesi emredilmiştir. Yakin kelimesini ölüm hali olarak da açıklarlar. Yani ölünceye kadar Allah’a kulluk edilmesi emredilmektedir. “Ailene namazı emret ve namaz(ın zorluğun)a katlan. Biz senden rızık istemiyoruz, seni besleyen biziz” (Taha: 132) ayeti de aile bireylerini ibadete alıştırmayı, ibadetin, rızık kazanmaktan da önemli olduğunu vurguluyor. Rızık bedenin, ibadet ruhun gıdasıdır.

Bedenin ömrü geçicidir. Ruhun ömrü süreklidir. Bedenini beslemeyen sadece ömrünü, ruhunu beslemeyen ebedi mutluluğunu kaybeder. Bundan dolayı ruhun gıdası olan ibadet, bedenin gıdası olan rızıktan önde tutulmuştur. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yedi kişi var ki Allah, arşının gölgesinden başka bir gölgenin olmayacağı kıyamet gününde onları arşının gölgesi altında bulundurur: Adil devlet başkanı, Allah’a kulluk ile yetişen genç; evinden çıkıp tekrar evine dönünceye kadar kalbi mescide bağlı adam; Allah için birbirini severek, buluşmaları ve ayrılmaları Allah sevgisiyle olan iki kişi; tenhada Allah’ı anarak gözlerinden yaş akan kişi; soyu ve yüzü güzel bir kadın kendisini sevişmeye çağırdığı halde ‘Ben âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım’ diyen adam ve Allah yolunda gizlice sadaka verip, sağ elinin verdiğinden sol elinin haberi olmayan kişi.”

Zun-Nun el-Mısri: “Ubudiyyet, nasıl Allah daima senin Rabbin ise senin de daima O’nun kulu olmandır.” Ceriri: “Nimetin kulları çoktur ama nimet veren’in kulları azdır.” Bu sözün anlamı şudur: Nimet ve fayda karşılığında kulluk edenler çoktur. Fakat Hz. İsa’nın vurgulayarak belirttiği gibi hiç nimet ve sevap düşünmeden sırf nimetlerin sahibi Allah için kulluk edenler azdır. İsmail ibn Nüceyd: “Bütün eylemlerini riya, hallerini dava görmedikçe kimse kullukta mertebe alamaz.” Sehl ibn Abdillah: “Yokluk zamanında yokluğun eseri, varlık zamanında da varlığın eseri üzerinde görünmez olmadıkça (yokluk ve varlık tamamen etkisiz hale gelmedikçe) kul, gerçek kulluğa erişemez.”

DİĞER YENİ YAZILAR