Kör kadı hikâyesi

Başkalarını kırmamak üzere yalan söylemenin manasını anlayamadım. Eğer kasıt, birisinin hoşuna gitsin diye yalan söylemek, birisini kendisinde olmayan bir sıfatla övmek, cahile âlim olduğunu söylemek ise bu tür şeyler yardakçılıktır

Haberin Devamı

SORU: Başkalarını kırmamak için söylenen yalan, günah mı? (Mert Barut)
CEVAP: Başkalarını kırmamak üzere yalan söylemenin manasını anlayamadım. Eğer kasıt, birisinin hoşuna gitsin diye yalan söylemek, birisini kendisinde olmayan bir sıfatla övmek, cahile âlim olduğunu söylemek ise bu tür şeyler yardakçılıktır. Bunun sınırı da yoktur. Nerede duracağı belli olmaz. Müslüman kişi her zaman doğru olur. Ancak insanları birbirine katacak doğruyu söylemek de uygun değildir. Mesela birisinin, bir başkasına söylediği kötü sözleri o kimseye ulaştırmak fitneye sebep olur. İnsanların kavga etmesine, kırılıp küsmelerine yol açar. Yahut birinin hata ve kusurunu görünce hemen bunu çevredekilere yaymak yanlıştır, günahtır.

Peygamberimiz, “Birinin kusurunu örten kimsenin, yüce Allah kusurunu örter. Birinin kusurunu âleme yayan kimseyi de yüce Allah, ahirette çok daha büyük kalabalıklar içinde rezil eder” buyurmuştur. Şeyh Sadi’nin bu konuda yazdığı şiirinde şöyle bir cümle var:

İş bitiren yalan, fitne koparan doğrudan iyidir.

İki dargın insanı barıştırmak amacıyla yalan söylemek dahi caiz görülmüştür. Ama bu yalan hakkı gizleme, hak yeme, adam kayırma amacına değil, küsleri barıştırma, toplum barışına katkı yapma amacına yöneliktir. Şer çıkarmaz, uzlaştırır. Yıkmaz, yapar. Kırmaz, onarır. Her doğru, her yerde söylenmez. Gereksiz yere doğru olan bir şeyi söylemek kör kadı hikâyesine döner.

Ünlü meseldir: Adam komşusunu kadıya (yargıca) şikâyet eder. Kadı şikâyetin sebebini sorar. Davacı, “Efendim komşum çok doğru söylüyor” der. Kadı, “İyi ya kardeşim, herkes doğru söyleyeni arar. Sen neden doğru söyleyen komşundan yakınıyorsun?” diye sorar. Davacı, “Efendim çok doğru söylüyor, sözleri beni rahatsız ediyor” diye karşılık verir. “Pekâlâ” diyen kadı, çok doğru söyleyen davalıyı mahkemeye çağırır. Kadının bir gözünde ak vardır yani yarı kördür. İçeriye adım atar atmaz kadının gözünü gören davalı, “Esselamu aleyküm kör kadı” der. Kadı: “Vallahi ben doğru söyleyeni severim ama bu kadarı da fazla.”

İşte “Esselamu aleyküm kör kadı” böyle mesel oluverir.

DİĞER YENİ YAZILAR