SORU: 1- Televizyonda izlediğim Şeb-i Arus törenlerinde yapılan sema sırasında izleyiciye bilgi veren kişi, “Dönme, Allah’a ulaşmadır. Allah’a ulaşmada kişiler eşittir ama görevleri farklıdır” şeklinde bir ifade kullandı. Ben bunu şöyle yorumladım: “Allah insanları çok farklı yaratıyor. Güzel, çirkin, akıllı, saf, sakat, hastalıklı... Onlara bir nevi roller veriliyor. Bizler de bu rolleri oynuyoruz. Bundan şikâyetçi olmamamız, bunu kabullenmemiz lazım.” Bu yorumum doğru mu? 2- Kur’ânı okurken neden sözler normal konuşma şeklinde değil de uzatılarak, alçaltılarak şarkı gibi seslendiriliyor? 3- Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin Alevi oldukları doğru mu? (Emin Seymen)
CEVAP: 1- Peygamberimiz kadere inananın, üzüntü ve tasadan kurtulacağını vurgulamıştır. Hadid Suresi 23’üncü ayet: “(Başınıza gelecek olayları, önceden bir kitaba yazdık) Ki elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve (Allah’ın) size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.” Bütün evren, Allah’ın planına ve iradesine göre yürür. Her yaratık, kendisine biçilen rolü yapar. Kaderin ana hatları dışına çıkmak mümkün değildir. Evrende Allah’ın ezeli düşüncesinin zamanı geldikçe açığa çıktığına inanan insan, üstüne düşen görevini yapar ama olanlara da sabretmesini bilir. Dayanıklı, güçlü ve huzurlu olur.
2- Kur’ân’ın kendisinde bir doğal musiki vardır. Hem manaya hem de musikiye aşina olanlar, ayetleri, anlattıkları konuya uygun bir ton ve musikiyle okurlarsa Kur’ân’ın ruhlardaki etkisi katlanır. Ama bu, her hafızın yapabileceği bir iş değildir. Uzun çalışma ve eğitim ister. İyi Arapça bilen, diksiyonu güzel insanın okuması gerçekten çok etkilidir. Ama ölümden, mirastan söz eden ayetleri, konuyla hiç ilgisi olmayan bir makamla okumak, manayı bilmeyenleri etkilese de bilenlere garip gelir. Garip gelen Kur’ân’ın kendisi değil, anlamadan Kur’ân’ı okuyanın durumudur.
3- Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana aynı kültürün yani tasavvuf kültürünün yetiştirdiği kişilerdir. Her üçü de zamanın medrese ilimlerini öğrenmiş, dini iyi bilen insanlardır. Bunlarda Peygamber evladını sevme, ağırlıklı olarak vardır ama bu, Alevilik değildir. Yunus Emre’yi Mevlana’yı okuyun, orada Ebubekir de Ömer de Osman da Ali de yani Peygamberin dört halifesi de sırasına göre saygıyla anılır. Mezheplerüstü olan bu büyük düşünürler, 72 millete aynı gözle bakan ve herkesi kucaklayan insanlardır.
‘Kadere inanan insan üzüntü ve tasadan kurtulur’
Haberin Devamı