İslâm, temelde KUR’ÂN’ın prensipleridir

Haberin Devamı

SORU: Bir internet sitesinde bir şahıs şöyle bir cümle yazmış: “İslâm dininde 5 vakit namazını terk eden Müslüman’ın Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre katledilmesi vaciptir. Hanefi mezhebine göre ise namazını terk eden Müslüman’ın cezası ömür boyu hapistir.” Bu cümleyi okuyunca hayretler içinde kaldım. “Nasıl olur da masum insanı öldürmeyi yasaklayan bir din olan İslam’da namaz kılmayan Müslümanlara öldürülme cezası veriliyor” diye düşündüm. Muhakkak ki İslâm dininde namazın önemi çok büyük. Namaz kılmayanlara ahirette ceza verileceğini de biliyorum. Size göre İslâm dininde namazını terk eden bir Müslümanın katli vacip midir? Böyle bir şey var mı? Yoksa bu bir hurafe mi? Ben elhamdülillah Müslümanım. Ramazan’da orucumu tutuyorum. Cuma namazlarını düzenli olarak kılıyorum. Çok istememe rağmen 5 vakit namazımı kılamıyorum. Bu durumda benim katledilmem ya da ömür boyu hapsedilmem mi gerekiyor?

CEVAP: Değerli genç, İslâm dini ne Şafiilik, ne Hanefilik, ne Malikilik, ne Hanbelilik, ne Sünnilik, ne de Şiilik’tir. İslâm dini, temelde Kur’ân’ın prensipleridir. Bir de Peygamber’in söylediğinde hiç kuşku ve şüphe bulunmayan, Kur’ân’ın prensiplerine aykırı olmayan sağlam hadislerdir. Peygamber’den 150-250 yıl sonra yetişen bazı din uzmanlarının düşünceleri, insanları bağlayan din değildir. Şafii’ye yahut falana göre namaz kılmayanın öldürülmesi gerekir sözü, Kur’ân’a aykırıdır. Çünkü Kur’ân‘da din ve vicdan özgürlüğü vardır. Kur’ân, dinde zorlama olmadığını vurgulamaktadır (Kâfirun: 6, Bakara: 256). Buna rağmen hâlâ falan mezhebe göre namaz kılmayanın katli vaciptir gibi sözler insanları İsâm’dan ürkütür, kaçırır. Kişinin namaz kılacağı varsa da kılmaz. Çünkü insan doğası zorlanmaktan hoşlanmaz. Güzellikten, tatlılıktan hoşlanır. 1200 yıl önceki insanların kişisel görüşleri, çıkarımları asla insanları bağlamaz.

Namaz kılmak Kur’ân’ın emridir. Kılmayan bu emre aykırı hareket etmiş olur. Sorumluluğu kendisine aittir. Onun hakkında hükmü verecek olan da Allah’tır, insanlar değil. Yüce Allah, kendisine karşı işlenen günahları ya bağışlar ya cezalandırır. Hiç kimse hakkında “şu mutlaka cehennemliktir” yargısında bulunamayız. Yüce Allah günahkâr kullarına hitaben “Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse acıyıp sizi bağışlar, dilerse sizi cezalandırır” dedikten sonra Peygamber’in dahi kimsenin vekili veya bekçisi olmadığını vurgular (İsra: 54). Tövbe 106’ncı ayette de davranışları kuşkulu, iyi işler yanında kötü işler de yapmış olan kulların işinin Allah’a kaldığı, yüce Allah’ın, kullarını ya cezalandıracağı ya da affedeceği vurgulanır. Kur’ân’da toplumla ilgili, toplum hakkına tecavüz, huzuru bozma gibi sosyal içerikli suçların cezası belirlenmiştir. Ama Allah’a karşı işlenen günahların cezası belirlenmemiştir. Bunların cezasını insanlar değil, Allah verecektir. Allah dilerse hatalı kulunu affeder, dilerse cezalandırır.

DİĞER YENİ YAZILAR