SORU: Bir bir arkadaşım Tanrı’ya inandığını fakat Müslümanlığa inanmadığını söyledi. “Neden” diye sordum. Kur’ân-ı Kerim’in Türkçe mealini çıkarıp Nisa Suresi’nin 34’üncü ayetini okudu. “Sadakatsizlik yaptığından şüphelendiğiniz eşinizi dövün” diyordu. Bu yanlış bir tercüme olabilir mi? Neden kadınlara özgürlük getiren bir din, onları şiddete maruz bıraksın? (Işık Atay)
CEVAP: Nisa Suresi 34’üncü ayette erkeğin, ailede yönetici olduğu ve bunun iki nedene dayandığı anlatılır. Birinci neden yaratılışta erkek bedeninin fizyolojik olarak daha güçlü olması, ikinci neden de ailenin geçimini erkeğin üstlenmesidir. Kadının geçimini sağlamak erkeğin üzerine farzdır. Kendilerini koruyup geçimlerini sağlamalarına karşılık kadınların da kocalarına itaat etmeleri gerekir.
İşte iyi kadınlar kocalarına itaat ederler, Allah’ın koruması ve verdiği başarıyla kocalarının ardından hem kendi namuslarını hem de kocalarının bütün haklarını korurlar. Karı-koca arasında gizli kalması gereken şeyleri korur, aile sırrını yaymazlar. Görevlerini hakkıyla yaparlar. Kocasına itaat eden kadınları öven Allah Elçisi şöyle buyurmuştur: “Kadınların en hayırlısı şu kadındır ki, kendisine baktığın zaman seni sevindirir, kendisine bir şey söylesen sözünü tutar, bir yere gitsen arkanda kendi namusunu ve senin malını korur.” Saliha (iyi huylu) kadını bu şekilde niteleyen Allah Elçisi daha sonra, “Allah kimilerini kimilerinden üstün kıldığı ve mallarından harcayıp kadınların geçimini sağladıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler” ayetini okumuştur (Camiul-beyan: 5/60).
Ayette, kocasına itaat etmeyen, tersine onun meşru emirlerine başkaldıran kadınlar uyarılmaktadır. Nüşuz; diklenmek, başkaldırmak, hırçınlık etmek demektir. Kocasına itaat eden saliha kadınlar yanında, kocasının sözünü dinlemeyen, sürekli söylenmesiyle evde huzur bırakmayan kadınlar da vardır. İşte ayetin ikinci şıkkında böyle huysuz kadınları eğitmenin yöntemi öğretilmektedir:
Önce onlara tatlı dille öğüt vermeli, bazı hediyelerle iyiliğe yöneltmeye çalışmalıdır. Böyle yola gelmezse bir süre ayrı yatakta yatmak etkili olabilir. Kocasını seven kadın, onun ayrı yatmasına dayanamaz, sert ve huysuz tutumunu değiştirebilir. Bununla da yola gelmez, isyanda diretirse son çare olarak aşırı olmamak şartıyla dövülebilir. Ayette dövme, başvurulacak son uslandırma yöntemi olarak anılmıştır. Başka eğitim yolları denenmeden bu yola gidilmez. Bu ayeti açıklarken 15 asır önce Kur’ân’ın indiği dönemde kadınların durumunu göz önünde bulundurmak gerekir. O zamanlar kadına insan gözüyle bakılmazdı. Ölen kişinin karısı, aynen bir eşya gibi adamın varislerine intikal ederdi. Kadının üvey oğlu veya erkeğin en yakın varisi, onunla mehir vermeden evlenir veya başkasıyla evlendirip mehrini alırdı. Hatta doğmasından utanılan kız çocuklarını diri diri toprağa gömen insanlar vardı. Evlenen kadının malı mülkü kocasına geçerdi. Malında yönetim hakkı bulunmayan kadına mirastan pay da verilmezdi. Kocası karısına her türlü zulmü, baskıyı uygulasa da kimse sesini çıkarmazdı.
İslâm’da kadının yeri (1)
Haberin Devamı