İnsanlık bu mu adalet bu mu?

Haberin Devamı

Zaman zaman yazılarımda maillerine yer verdiğim İrlanda’dan Berkin Yaman, 4 Nisan 2010 tarihli Vatan Gazetesi’nde çıkan bir haber üzerine aşağıdaki maili göndermiş: “Fethiye’de bir anne çocuklarının dershane masraflarını karşılamak isterken dershaneye senet imzalıyor. Bu süre içersinde alkolik baba, başka kadın için evi terk ediyor. Anne de mecburen borçları ödemek için temizlikçi olarak çalışmaya başlıyor. Ama bu süre içerisinde senetlerin vakti geçince faiz biniyor. 1.000 liralık borç 5.000 lira oluyor. Kadıncağızın önce evine haciz geliyor, sonra kendisine hapis yolu görünüyor. Çocukları borcu ödemek için çabalamış ama ödeyememişler. Hatta komşuları dershane yöneticileriyle konuşmuş. Ancak ‘Paramızı isteriz’ diye tutturmuşlar. Kadıncağız hapisteyken oğlu bu durumu kabullenemeyip kendini evlerinde asmış.

Bu mu yüzde 99’u Müslüman olan ülkenin Müslümanlığı? Bu mu demokrasi? Bu mu insan hakları? Bu mu kalkınmışlık? Bu mu sosyal devlet anlayışı? Bu gencecik çocuğun ölümünden toplum olarak hepimiz sorumluyuz. Bizler gerçek bir Kur’an mümini olsaydık: ‘Eğer (borçlu) darlık içinde ise bir kolaylığa çıkıncaya kadar beklemek (lazımdır). Eğer bilirseniz (verdiğiniz borcu, eli darda olan borçluya) sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır’ (Bakara: 280) ayetini bilir ve onu tatbik ederdik. Toplum da bu utanç verici duruma düşmezdi. Dünyada yolsuzlukta, adam öldürmede, hırsızlıkta, kayırmacılıkta üst sıralardayız ve ikide bir ‘Adımız Müslüman’ parolamız ‘Muhafazakâr’ demekte de üst sıralardayız.

Bir toplumda adalet denilen mekanizma halktan, yoksuldan, kimsesizlerden yana yer almıyorsa ona adalet denmez. Zamanında Jack London’ın ‘Altta Kalanlar’ kitabında şu sözleri okumuştum: ‘Paranın ve mülkiyetin esas alındığı ve onlar üstüne düzenin yapılandığı ülkelerde sıralama olarak mülkiyet her şeyin üstündedir. Böylesi düzenin hâkim olduğu ülkelerde mülkiyete karşı işlenen suçlar insana karşı işlenen suçlardan daha ağır bir cezayı gerektirir.’ Bu sözler bizim ülkeyi özetler gibi. Namazlarımda, böyle zorda kalmış, yolda olan, kimsesiz, çaresiz, fakirligin pençesinden kurtulamamış insanlar için hep dua ederim. Eğer ben onları düşünmezsem ve anlamazsam biliyorum ki ne okuduğum Kur’ân’ın ne de kıldığım namazın bana bir hayrı olur. Eğer buysa insanların istediği, arzuladığı para, batsın böyle para. Allah hepimizi doğru yola iletsin. Toplum olarak yok olmuşuz da haberimiz yokmuş.”

DİĞER YENİ YAZILAR